Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sen de en az benim kadar iyi biliyorsun, hayat katlanılmaz uzunlukta, gelgelelim katlanmak zorundayız."
"Gidenin yerini almaya hazır bir başkası her zaman vardı."
Reklam
"Söyleyecek başka şeyleri yoktu, ama ikisi de hiçbir şeyin çözüme kavuşmadığını biliyordu."
"Bilirsiniz, üç çeşit insan vardır. Kaçanlar, direnenler ve bir de yerinden kımıldamayacak olanlar."
"Hiçbir yerde huzur yoktu, sarmal merdivenin dibinde bile huzur bulamadı."
"Şükürler olsun sana; beni alçakgönüllü kıldığın için."
Reklam
Ölüm için yaşıyor, Ölüm için seviyoruz, ölüm için doğurup çalışıyoruz, işlerimiz ve günlerimiz artık ölümün gölgesinde birbirini izliyor, uyduğumuz di­siplin, koruduğumuz değerler ve yaptığımız projeler, hepsi tek bir sona karşılık veriyor: Ölüm. Ölüm bizi olgunlaşınca toplayacak, biz ölüm için olgunlaşıyo­ruz ve küle dönmüş bu ökümen üzerinde olsa olsa bir avuç olacak torunlarımız bizim taptığımız her şe­yi yakarak bize lanet okumaya devam edecekler. Biz yapmacık figürler kisvesi altındaki ölüme tapıyoruz ama onun ölüm olduğunu bilmiyoruz, bizim savaşla­rımız övdüğümüz şeye kurban verme savaşı, ölümün şerefine kendimizi feda ediyoruz, bizim ahlakımız bir ölüm okulu, değer verdiğimiz erdemler ise ölü­mün erdemleri yalnızca. Bunun dışına çıkamayız, dünyanın düzenini değiştiremeyiz, bizi parçalayıp dağıtan şeye dayanmaya, bizi ezen şeyi sırtımızda ta­şımaya mahkumuz, bize kalan tek şey, kendimiz de ölmeden önce ve sonuncu ölüler biz olmadan ya yok olup gitmek ya da öldürmek; yüksek sesle söylü­yorum, üçüncü bir yol imkansızdır.
Ta Ulu Nehir'in ve Boz Toprakladın Üzerinden, fersah fersah uzaktan geldi Şafak, alev gibi al rengiyle. Yüksek sesle öttü borular onu karşılamak için. Rohan Süvarileri aniden canlandılar. Borular boruları karşıladı. "Merry ile Pippin, berrak ve serin havada, kişneyen savaş atlarını ve aniden şarkı söylemeye başlayan bir sürü adamı duydular. Güneşin ucu dünyanın sınırından yükselmiş, ateşten bir kemer olmuştu. Sonra muazzam bir bağırtıyla Süvariler Doğu'dan saldırıya geçti; kırmızı ışık zırhlar ve mızraklar üzerinde parıldadı. Orklar bağırarak ne kadar okları kalmışsa fırlattılar. Hobbitler birkaç atlının düştüğünü gördü; fakat hizalarını bozmadan tepeciği aşıp diğer tarafa geçtiler, dönerek yeniden saldırdılar. Hayatta kalan ama birer birer ölüme kadar izlenen çapulcuların çoğu o zaman çözülüp, oraya buraya kaçmaya başladı. Fakat kara bir üçgen şeklinde ilerleyen takımlardan biri azimle orman yönüne gidiyordu. Yamaçtan yukarı çıkıp dosdoğru onları seyreden hobbitlerin olduğu yana yöneldiler. Artık iyice yaklaşıyorlardı ve kaçacakları kesin gibi görünüyordu: Önlerini kesen Süvariler'den üçünü devirmişlerdi bile." "Çok seyrettik, dedi Merry. "Bak Uglük orada! Onunla bir kere daha karşılaşmak istemiyorum." Hobbitler dönerek ormanın gölgesine dalıp kaçtılar."
"Sonunda Merry kıpırdanarak yavaşça fısıldadı: "Şimdiye kadar iyi gitti: iyi de, biz şişlenmekten nasıl kurtulacağız?"
"Gollum, Gollum!" dedi Pippin. "Bacaklarımızı çöz!" dedi Merry.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.