Tesbihatında, nefsini terbiye, zühd gayretinde olanlarla bir derdimiz yok. Biz de bunları yapma çabasındayız.
Ama adını koyalım ki Tasavvuf İslam'dan ayrı bir dindir, denildiğinde coşanlar, dinlerinden habersiz olanlardır. Tüm Tasavvuf literatürü bunu, İslam'a benzetilmeye çalışılan bu dini anlatır.
Vahyin (İslam vahyi, kendi
*****
(Vücûduke zenbun lâ yukâsu bihî zenbun). Allah var ama ben de varım, demek tasavvuf akaidine göre şirktir. Yalnız Allah var, diyenler muvahhidlerdir. Muvahhid, birlemiş olana denilir.
*****
Stefan Zweig okumayı severler ve daha önce Zweig okumamış olup kitaplarını keşfetmek isteyenleri bir araya getiren bir etkinlik yapma fikri tam da şu anda oluştu aklımda.
* Hadi gelen hep beraber 20 MART - 20 NİSAN tarihleri arasında Stefan Zweig kitapları okuyalım.
ETKİNLİK KAPSAMINDA OKUNACAK KİTAPLAR:
1-
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Tamam o zaman, zengin olmaya gerçekten kendinizi adamış iseniz ve spesifik, elle tutulur bir hedef belirlediğinizi varsayalım. Başka nelere ihtiyacımız var? Diğer herhangi bir hedef gibi üzerinde durmamız gereken başka noktalar da mevcut. Eğer bu noktaların üzerinde durup, bu tutumunuzda kararlı olur, her gün bu noktalara yönelik eylemler
1. En basit kural
Günde 1 sayfa, yılda 1 kitap ediyor.
Çok basit, ama çok etkili ve çok doğru bir kural bu. Ülkemize de uygun, zira TÜİK verilerine göre her gün kitap okumaya ayırdığımız süre ortalama 1 dakikaymış! Neyse, memleket insanını kötülemeyi kendini üstün gören entellere bırakacağım. Ben “Nasıl daha fazla kitap okurum?” sorusunun
Türkçe ortalaması 70 altı olanlar sınıf tekrarı yapacakmış. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz şahsen ben düşünemiyorum. Bununla birlikte getirilen bir çok yeni kural daha var. Ve ben öğrencilerin bu kadar zorlanmasını doğru bulmuyorum. Zaten hemen hemen her gençte bir gelecek kaygısı sorunu var. Malum ülke şartları yüzünden gençler stresli. Bide üzerine bu sınıfta kalma mevzusu ve okullara getirilen kuralları doğru bulmuyorum. Tamam tabi ki de iyi bir eğitim şart, ancak bunu öğrencileri zorlamadan yapabilmeliyiz bence. Sırf LGS sınavı yüzünden bile kaç genç ailevi problemler yaşadı. Stres sebebiyle intihar eden gençler bile oldu. Şimdi gençleri bu kadar stres altına sokmak ve zor şartlarda bırakmak... Bilemiyorum.
Eğitim sistemimiz adil olduğu söyleniyor. Ama bence sistemimiz bir maymunla bir filin ağaca çıkarak test edilmesi. Yani herkes aynı sınavı oluyor, ama herkes farklı. Bir maymun ağaca daha rahat çıkarken bir fil nasıl çıkabilir ki? Eğitim sistemimiz tam olarak böyle işliyor. Bu benim şahsi görüşüm ama elbette ki benim gibi düşünen birileri vardır.