Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KABEYİ ÇIPLAK OLARAK TAVAF ETME GELENEĞİ ..
Ne ilginçtir ki Muhammed, Kureyş'in koyduğu bu kurallara ve Kabe'nin çıplak şekilde tavaf edilmesi geleneğine, kendisini "peygamber" olarak ilan ettiği tarihten 19 yıl sonrasına gelinceye kadar ses çıkarmamıştır. Her ne kadar bir aralık: "Mescide güzel elbiselerinizi giyerek gelin" (A'raf Suresi, ayet 31) diye emretmiş ise de, çıplakların Kabe'yi tavaf etmelerini yasaklamamıştır. Bu yasağı Medine'ye geçtikten çok sonra, Hicret'in 9. yılında, daha doğrusu, Veda Haccı'ndan bir yıl önce koymuştur.
Sayfa 28 - Kaynak Yayınları 3. Baskı 2016Kitabı okudu
İslam peygamberi Muhammed'in rakiplerini ortadan kaldırma yöntemleri ..
Hatırlatalım ki Muhammed'in büyük babalarından Kusay İbn-i Kilab, vaktiyle Huzai reisierinden Hüleyl'in kızı Hiba ile evlenmiş ve böylece Kabe'nin gerçek varisi olmuştu. Bu olay sonucu Huzaa'ların Mekke'deki 300 küsur yıllık iktidarı sona ermiş ve Kureyş Mekke'nin hakimi ve Kabe'nin koruyucusu ve işleticisi durumuna girmiştir. Bununla beraber Mekke halkı Huzaa'nın ve oğullarının iyiliklerini unutmamıştır. Bu iyilikler arasında Amr'ın her hac mevsiminde, hicaz gibi yoksul bir bölgenin insanlarına on bin deve kesip dağıtması, on binlerce insanı giydirip kuşatması gibi güzel davranışlar vardır. Bundan dolayıdır ki, Huzaa'nın yerleştirmiş olduğu bu uygulamalar, hatta evvelce halka belletilen bazı inanışlar, sanki Muhammed'in şeriatı imiş gibi sürdürülmüştür. Ne var ki Muhammed, Huzaa'nın geçmişe inen bu köklü etkisinin kendisine rakip bir güç olmaması için Huzaa'yı ve oğullarını kötüleme yoluna gitmiş, onları lanetlemiş ve Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre şöyle demiştir: "(Küsuf namazı kılarken) ben Cehennem'de Huzai Amr İbn-i Amiri'yi kendi bağırsaklarını (ateş içinde) sürükler bir halde gördüm. Çünkü Amr-ı Huzai develeri salma adak yapanların önderi idi. " Fakat bununla da yetinmemiş, bir de Huzai tarafından yerleştirilmiş olan yukarıdaki gelenekleri kökünden silmek üzere Kur'an'a özel ayet koymuştur ki, biraz önce sözünü ettiğimiz Maide Suresi'nin 103. ayeti, bu ayettir.
Sayfa 53 - Kaynak Yayınları 3. Baskı 2016Kitabı okudu
Reklam
498 syf.
10/10 puan verdi
Muhammed Ali es-Sâbûnî, Mekke-i Mükerreme’de bulunan Ümmü’l-Kurâ Üniversitesi’nde 25 sene öğretim üyeliği yapmış, İslami ilim çalışmaları ile öne çıkmış bir isim. Sâbûnî, Kur’an tefsiri temel kitaplarının tamamını okuyarak bunlarda yer alan bilgileri bir özet haline getirerek 7 ciltten oluşan 3500 sayfalık bir tefsir eseri meydana getirmiş. Temel
Tefsirlerin Özü: Safvetü't Tefasir 7. Cilt
Tefsirlerin Özü: Safvetü't Tefasir 7. CiltMuhammed Ali Es-Sabuni · İz Yayıncılık · 016 okunma
KUR’AN AYETLERİ NASIL OLUŞMUŞTUR? (Bakara suresi 217. Ayet)
#SedatPeker yine çok sayıda tweet yazmış. #SedatPeker anlattıkları 1400 sene önce başlayan ganimet ve talan zihniyetinin günümüz versiyonudur. Bu yüzden kaynağı kurutulmalıdır. Mekke’den Medine’ye gelişinin ilk ayında Muhammed, çevredeki Arap kabileler üzerine çeteler göndermeye başlar; amacı, özellikle Kureyş kervanlarını ele geçirmek, bu yoldan
KUR’AN AYETLERİ NASIL OLUŞMUŞTUR? (Bakara suresi 218. Ayet)
Abdullah ibn Cahş ve arkadaşlarının, haram aylarda Kureyş kervanına baskın yapıp bir kişiyi öldürüp ganimet almaları konusunda suçsuz olduklarına dair BAKARA SURESİ 217. AYETİ oluşturulur. Soyguna katılanlar düşünürler ki her şey ayet ile çözülüyor ve işi daha da ileri götürüp "Ya Muhammed bunun, bizim için bize Allah yolunda cihad edenlerin ecrinin verileceği bir gazve olmasını umabilir miyiz?" derler. Bunun üzerine harekete geçen Muhammed, onların bu umutlarını tasdik etmek üzere BAKARA SURESİ 218. AYETİNİ oluşturmuştur. BAKARA SURESİ 218. AYET: ‘’Hiç kuşkusuz, iman edenler, bir de Allah yolunda hicret edip de savaşanlar; işte onlar Allah'ın rahmetini umarlar ve Allah Gafur’dur, Rahîm'dir.’’ Kaynak: İbn Hişâm, es-Sîretu'n-Nebeviyye, 1/605; İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'l-Beyân, 2/207; İbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'1-Azîm, 1/371.
Kurân'ın özellikleri her defasında farklı bir veçheden karşımıza çıkar . Biz ona nasıl bakıyorsak o da bize kendini o hâlde ifşa eder . O , insanlara toplu olarak hitap ettiği gibi , onları bi reysel olarak da muhatap alır . Ve etkisini de o istikamette geliştirir . Hemen akla gelebilecek olan örnekleri sıralayabiliriz . Hz . Ebu
Reklam
(Ey Kureyş topluluğu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? °Enbiya suresi/ayet 10🌿
KU’RAN AYETLERİ NASIL OLUŞMUŞTUR? (Nisa Suresi 52. Ayet)
"Yahudi olan Huyey İbn Ahtab ile, Ka'b İbnu'l-Eşref, bir grup Yahudi ile Muhammed'e karşı savaşmak için Kureyş ile anlaşma yapmak üzere çıkıp Mekke'ye gelmişlerdi. Bunun üzerine Kureyş, "Siz ehl-i kitapsınız. Siz, Muhammed'e bizden daha yakınsınız; binaenaleyh, biz sizin hilenizden emin olamayız. Bu sebeple, size inanmamız için, ilahlarımıza (putlarımıza) secde edin." demişlerdi. Onlar da bu isteği yerine getirmişlerdi. Bunun üzerine Ebu Süfyan, "Biz mi daha doğru yoldayız, yoksa Muhammed mi?" deyince, Kâ'b, "Muhammed ne söylüyor?" dedi. Bunun üzerine Kureyş, "Bir olan Allah'a ibadet etmeyi emrediyor, putlara tapmaktan nehyediyor ve ecdadının dinini bırakarak, araya ayrılık ve ikilik sokuyor" dedi. Bu cevaba karşılık Kâ'b, "Sizin dininiz nedir, (anlatır mısınız?)" deyince Kureyş, "Biz, Beytullah'ın sahibiyiz; hacılara su verir, misafire ikram eder ve esirleri azâd ederiz" deyip benzeri şeyleri sayıp döktüler. Bunun üzerine Kâ'b: "Siz daha doğru yoldasınız" demiştir ki, işte Yahudilerin, Kureyş'e, "Bunlar iman edenlerden daha doğru yoldadır" demelerinden sonra Muhammed NİSA SURESİ 51. AYETİ oluşturur. Kaynak: İbn Cerir et-Taberi, Camiu’l-Beyan, 5153; NİSA SURESİ 52. AYET: "İşte, Allah'ın lanetledikleri onlardır. Allah'ın lanetlediği kişiye asla yardımcı bulamayacaksın." Not: Muhammed doğru yolda deselerdi bu ayet olmayacaktı.
"Her ne kadar İslami kesimden bazıları inkâr edip gizliyorsa da Hz. Muhammed’in okur-yazar olduğu konusunda kaynaklarda kanıtlar çok. Kur’an’da, “Muhammed ümmidir” diye geçiyor. Ümmi kelimesinden okur-yazar olmayan anlamını çıkarmışlar.Hâlbuki bunun anlamı sadece bu değildir. Hele Kur’an’da kastedilen hiç de bu değildir. Cuma suresi ikinci ayet açıklamasında hem Taberi hem de Kurtubi, İbni Abbas’a dayandırarak şu bilgiyi yazmışlardır: “Muhammed’in ümmeti ümmi demek, daha önce kendilerine tanrıdan kitap gelmemiştir, demektir.” Hatta Kurtubi, “İster bunlar yazıyı bilmiş olsunlar ister bilmesinler fark etmez: Kendilerine Allah’tan kitap gelmediği için tüm Kureyş ve Mekke halkına ümmi deniliyordu” diyor."
Sayfa 160 - Berfin YayınlarıKitabı okudu
252 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.