Kimseyle konuşmuyorum. Ne buraya aitim, ne başka bir yere; burada olma zorunluluğu ile kendi olma hakkım arasındaki bıçak sırtında uyuyup uyanıyorum her gün. Burası hangi zaman dilimine ait, düşlerin zamanı var mıdır, kitaplarda zaman durmuş mudur, bilemiyorum. Geri döneceğim. Kitap sayfalarına, düşlerime. Hiçbiri yok oysa.
Tutunacak bir yer yoktu, yaşanacak bir hayat. Baktığım her yeri puslu görüyorum artık, sınırlar belirsiz, en güzel anlar bile dehşet veriyor, bir fotoğraf makinesi gibi çalışıyor kafam, çektiğim anlık pozlardaki insan yüzleri korku içinde…
Reklam
..her şeyi eriten çürük kokusu yayılıyor abartılı anlatım biçimlerinden..
Sayfa 42 - sel yayıncılıkKitabı okudu
"Yazının kıymeti nedir ki hayat karşısında? Doğayla değil ama öteki insanla, yapıntı bir evrenle ilişki kurmadaki çaresizliği değil midir insanı simgelere başvurmaya yönelten? Estetik, ancak bir hayata içrekse anlam taşıyabilir; yazı, ancak bir facia anında ayakta durmayı sağlıyorsa ya da ayakta durma hazırlığıysa anlamlıdır."
"Yaşam'a katkılarını gürültülerinin çokluğuyla ölçenler, batak sularda çırpınırken bolca değdikleri çalı çırpıyı kendi yaygın ve sağlam ilişkileri sanırlar."
"Hayattan sızanlar, belki de hayattan firar edenlerdir yazı."
Reklam
186 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.