Şubat ayında Bingöl'de başlayan Şeyh Said İsyanı kısa zamanda yayıldı. Hareket, bir Kürt isyanı gibi görünmekle birlikte aslında dini nitelik taşıyordu.
Apar topar Ankara'ya çağrılan İsmet Paşa, bunu bir karşıihtilalin ilk adımı olarak görüyor ve acilen, sert önlemlerle bastırılması gerektiğine inanıyordu.
Fethi Bey ise asıl sorunun, bölge halkının yoksulluğu olduğunu söylüyor, o yüzden işin bir güvenlik meselesi olarak ele
alınıp sert tedbirler uygulanmasına karşı çıkıyordu. Cumhuriyet daha bir yaşındayken böyle bir ikilemle karşılaşmıştı. Gazi, bu iki farklı görüş arasında hiç tereddüt etmeden İsmet Paşa'nınkini seçti. "Devrimi başlatan tamamlayacaktır," dedi. Bu mesajla Fethi Bey istifaya davet edilirken, İsmet Paşa
çizmelerini giyip başbakanlığa geri döndü. İki gün içinde hükümete olağanüstü yetkiler veren Takrir-i Sükun Kanunu'nu çıkardı. İstiklal Mahkemeleri'ni kurdu. Bu önlemlere itiraz eden Terakkiperver Fırkası kapatıldı.