Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şeyh Said İsyanı
Diyarbakır'da kurulan İstiklal Mahkemesinde yargılanan Şeyh Said'le birlikte toplam 47 kişi idam edilir. Ayaklanmanın patlak verdiği 8 Şubat 1925'ten bugüne değin isyanın İslamcı-dinci-şeriatçı bir kıyam hareketi mi; yoksa milliyetçi-ulusalcı bir Kürt ayaklanması mı olduğu tartışılmaktadır.
Sayfa 66 - Çıra
Cumhuriyet mi? Diktatörlük mü?
Her inkılâp, muhaliflerini sindirmek üzere çeşitli tedbirler almıştır. Fransa, Rusya, Çin ve Almanya'da da bu böyle olmuştur. Ankara'da 1793 tarihli Fransız İhtilal Mahkemeleri'nden ilhamla 1920'de çeşitli şehirlerde İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Bunlara asker kaçaklarını takip etme ve Anadolu halkından Ankara Hareketi'ne karşı çıkanların cezalandırılması vazifesi verildi. Hâkimleri hukukçulardan değil de mebuslardan seçilen, doğrudan meclis başkanına bağlı bu mahkemeler 7 sene boyunca 83 bin zanlıyı muhakeme etmiş; 4.500 idam olmak üzere 50 bin kişiyi cezalandırmıştır. (35 senelik Yunan Harbi'nde Türk ordusunun kaybı 9000 civarındadır.) İnkılâplara reaksiyondan başka bir şey olmayan Kürt isyanlarını bastırma harekâtlarında imha edilen onbinlerce köylü bu sayıya dâhil değildir. Bursa, Yozgat gibi muhalif şehirler bile ceza yatırımdan mahrum bırakılmışlardır. Hukuk yerine siyasetin tatbik edildiği, kişilere kabahatinin söylenmediği, zanlıların geçmiş bütün hayatının mevzuu edildiği ve üç kişiden müteşekkil bu göstermelik mahkemelerde, bütün söz, Ankara ile irtibatta olan bir azaya aitti. Mahkeme reisi ve savcı bile bu kişinin ağzına bakardı. Verilen kararlar kat'iydi; temyizi yoktu. Bu isyanlar vesilesiyle, inkılâpları demokratik bir referanduma arzetmekten kaçınmanın ve demokratik bir meclis kurmamanın ne kadar yerinde! olduğu da ortaya çıkmıştır.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Sol cephedeki bu oyunda başka bir çelişme daha göze çarpmaktadır. "Türk çocuklar" yurtlarda veya fakültelerde "Türklük"lerini belli ettiklerinde, ötekiler feryadı koparmaktadırlar: "Şovenizm" diye. Ama kendilerini "Kürt çocuklar" bilenler için "Kürtlük" lerini söylemek, göstermek, o gaye uğrunda çalıştıklarını bildirmek mübahtır. Üstelik dışarıdaki "Kürdistan İstiklal Hareketi" ile ilgili bulunanlar, bu ilişkiyi sağlayan onlardır.
Azadi Hareketi
Miralay Cibranlı Halit Bey'in öncülüğünde kurulan ve dönemin Kürt aşiret ağalarından, Haydaranlı Kör Hüseyin Paşa, Sipkanlı Abdülmecid Bey'in çocukları, Hesananlı Halit Bey, Hoytili Hacı Musa Bey'in yanı sıra, eski Bitlis milletvekili Yusuf Ziya, Doktor Fuat... Gibi dönemin Kürt aydınlarını da bünyesinde toplayan Azadi örgütü, başlarda Kürdistan İstiklal Komitesi adı altında bir süre çalışmalarını gizli yürütür. Gün geçtikçe örgütlenme sahasını genişleten Azadi, Şeyh Sait ve Şeyh Abdulkadir gibi dini Kürt önderlerin desteğini de sağlar. 1924 anayasasının katı Kürt inkarcılığı üzerine, topyekûn direniş kararı alan Azadi, kadrolarını, etkinlik gösterdikleri bölgelere gönderir.
Artık açık olan şudur ki; PKK, Kürt kılığına girmiş Hoybun Ermeni örgütü olup, Kürt çocukların ellerine silah verilip dağa çıkartılarak Ermeni örgütüne Kürt kılığı giydirilmek istenmektedir. Bitmez tükenmez bir Türk düşmanlığı ve bölücü PKK yandaşlığı ile hareket eden bazı Ermeniler aklını başına almak zorundadır. Ermenistan'da Rus ordusunun yardımıyla işgal ettikleri Türk toprağı Karabağ'dan çekilmeyi hiç düşünmüyorlar. Fakat aynı milletin bir başka devletine (hem de "soykırıma uğrattı bizi" dedikleri bir ülkeye) kaçak yoldan girmeye çalışmaktan geri kalmadıkları bir gerçektir. Bizde bir atasözü vardır: "Yemek yediğin kaba pisleme." Üstelikte o yemek yediğin kabın sahibinin soydaşlarının toprağını gerçek bir soykırım yaparak işgal etmişken. Ama "ihanet" ve "işbirlikçilik" gibi bazı alışkanlıkların kolay kolay bırakılamadığı görülmektedir. Hatta genlere işlediği de bir gerçektir. Türk ve Kürt görünümlü tarihi düşman ile mücadele günümüzde bitecek gibi görünmemektedir. Egemenliğe ve toprak bütünlüğüne yönelik ardı arkası kesilmeyen bu saldırıların ve akan kanın azalmaması durumunda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ulusu olan "Türk" milletinin son çare olarak ikinci bir Kuvayi Milliye hareketi ile topyekûn ve kalıcı bir çözüm için harekete geçmekten kaçınmayacağını, İstiklal Mahkemelerini tekrar kurmakta tereddüt etmeyeceğini düşünüyorum.
Sayfa 205 - Bilgi Yayınevi, 2.Basım, Nisan 2016Kitabı okudu
HÜRRİYET SARHOŞLUĞU 1961 Anayasası Türk milletine iyi bir düzen getiremedi. Suç anayasada değil, onu uygulamasını bilmeyen hükümettedir demek doğru değil. Polis üniversiteye giremez diye tepinen hain profesörler anayasaya dayanıyordu. Ordunun desteği ve iradesiyle, olağanüstü yetkilerle iktidara gelen Nihat Erim hükümeti de iyi niyetine ve azmine
Reklam
İnönü ve şeyh Sait isyanı
Halk Fırkası'nın sertlik yanlılarının Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi bir muhalefete sahip olmanın hazımsızlığını yoğun olarak yaşadık­ları (100) günlerin birisinde Doğu'dan önemli bir haber gelir: İsyan çıkmış­tır. 13 Şubat 1925'te Şeyh Said önderliğinde doğrudan rejimi hedef alan bir isyan patlak verir. Her ne kadar, resmi söylem
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.