Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ERMENEK DESTANI
Sayılmaz ki Ermenek’te kaleler, Solmaz burda mor menekşe, laleler, Yükseğinde halka olmuş haleler, Dumanlıdır Ermenek’in dağları. Şifa bulur sen gelirsen dertlerin, Vatanıdır yiğitlerin, mertlerin, Aman vermez kötülüğe sertlerin,
Şiir filan değil kafası bozuk insan saçmalığı
Önemi yok gitmelerin ,kalmaların. İlk vazgeçişler değildi zaten acıtsın. En olsa bir gece uykuma sebep olur Sonunda güneş doğar bir kuş sesiyle bedenim can bulur. Bir kahve,siz çay seviyorsanız oda hazır bulunur Arka fonda gereksiz enerjime ayak uyduracak bir pop zırvası Bak geçti gitti.. Hepsini böyle alt ettim işte;)
Reklam
Çiçekleri sulasan
youtu.be/ZS8HnpRJ9ls?si=... Çiçekler sulasan, kurumuş yaprakları kessen sözgelimi tırnaklarını yemesen akşamları erken yatsan iyi olur.iyi olur elbet yani şu süsenler, kır menekşeleri yok mu ne desem denizin bir tenhalıkla uyumu kayboldu kış çoktan unutuldu da ondan. bir akşam bir manav bütün hüznüyle konuştu salatalara vuran
Divane Gönül…
Gam yeyip gam çekme divane gönül Cümlenin nasibin daim veren var. Ettiğin işleri bilmez belleme Kara karıncayı gece gören var. Doğruyu koyup da sen eğri gitme Bir kulun sırrını bir kula satma Bırak kibirliği mağrurluk etme Binbir ayak üzerinde duran var. Yitirip fikrini ummana dalma Kul olan bir kulun hakkını alma Senden aşağıya zulümkâr olma Sırat köprüsünde sorgu soran var. Âşık olan yetmişinde sorulur Sahipsiz kuş kanadından kırılır Ol mahşer yerine iki ev kurulur Biri cennetâla bir de niran var. Dünyaya geleni ölmez belleme Her dem ağlayanı gülmez belleme Âşık Ruhsatî'yi bilmez belleme Buna dilimiz nurı Kur'an var. Âşık Ruhsatî
"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, Ne kapanan kapılar, Ne yıldız kayması gecede, Ne ceplerde tren tarifesi, Ne de turna katarı gökte. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde Kendi sesiyle silinmek. ... Birdenbire büyümesi Gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. ... Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre, Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım Ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında Gençliğimi anımsamak için." Şükrü Erbaş
Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre, Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım Ardı kuş resimli
Reklam
Sessiz Senfoni
Ellerin vardı, sıcak ve masum. Ellerin, hayal gibi, düş gibi... O zaman talihime yardı ellerin. Beyaz bir gecede, iki kuş gibi, Omzuma nasıl da konardı ellerin? .. Hangi rüzgarlarda şimdi kimbilir? O değirmen altı, o zümrüt koru, İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer, Ya o çapkın çapkın kestanecikler! ... Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe, Kanardı
Yeniden doğmak için insanın kendindeki bazı şeyleri ölüme terk etmeyi bilmesi gerek. Kuş, sağlıkla parlayan yeni tüylere karşılık yıpranmış tüylerini dökerken böyle yapar. Geçmişten kopamamamız, çoğu kez ilerlememize ayak bağı olur. Philippe J. Dubois, Kuşların Felsefesi
Bilmez Miyim Hiç...
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok Kıyılar da bomboş, kır yolları da Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler Yol kenarında bir kapı, tahta Peki,
En yakın yabancı
Şehre onurlu bir sadakatın varlığını batırarak Üstümü çarptırıp karışık hesaplara Göğsümde kahramanca bir gürültü Kabaran bir kımıltı yükseltiyor Nabzımdan arta kalan çiçek tortuları için Herkesin içinde kaba ,kaypak ihanetleri Bir kenara ittirip Temize çıkmak için Feraget edilmiş bir hayattan En yakın yabancıyı bulmak için En yakın
Reklam
.... Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması Yalnız Olan Yozlaşır Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
Bilmez Miyim Hiç
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok Kıyılar da bomboş, kır yolları da Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler Yol kenarında bir kapı, tahta Peki,
Olvido
youtu.be/LU-k-qvC8ZA?si=...
Ahmet Muhip Dıranas
Ahmet Muhip Dıranas
İsmet Özel
İsmet Özel
sesinden.. Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri
1.152 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.