Bir kadının gittiği, evden belli olur. Kadın giderken düzeni götürür bir kere. Yaşayan ev sarsılır. Ev dediğiniz sey küçük büyük elementlerden oluşur. Kadın olan evde, erkeğin anlayamayacağı bir denge vardır elementler arasında. Erkek her birine vakıf olduğunu düşünse bile, onların nasil bir uyumla işlediğini bilemez. Kadın gidince evin dokusu bozulur, susuz kalmış çiçeğe benzer, solar. Küçük şeylerin izi silinir. Eşyanın dili tutulur, ev sağırlaşır.
Suzan hanım on bire doğru geldi. Üstünde bir güzellik vardı. Gerçekten güzelleşiyorsa iyi; ben güzelliğini görmeye başladıysam daha iyi; güzelliğini yakıştırmaya başladıysam, bu yazının zaferidir, o belki daha da iyi.
Pazar günleri, hayatın intikam günleri.
Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.