Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kütüphaneciye Sor

Kütüphaneciye Sor
@kutuphaneciyesor
Instagram: kutuphaneciyesor
Uzm. Kütüphaneci
İstanbul
25 okur puanı
Haziran 2023 tarihinde katıldı
13. yüzyıl Anadolu'sunun Sünnîliği, kent merkezlerinin kitabî İslam'ı yanında, kır kesimindeki Türkmenlerin törelerle karışmış eski Şamanist öğelerle bezenmiş İslam algılarını da içine alacak derecede gevşek bir mahiyet arz ediyordu. O kadar ki Hz. Ali, Ehlibeyt ve Kerbela kültleri bütün kesimlerin ortak paydası idi ve bunlar Anadolu Sünnîliği ile bir tezat teşkil etmemekteydi. Parçalanmış Selçuklu idaresinin ardından zuhur eden beylikler dünyasında dinî düşünceler bu eksende, "savaşçı kimliklerle" adeta mecz olmuş vaziyetteydi. Bu bakımdan 16. yüzyıla kadar dinî hayat tarzının bütün bu unsurları bir arada birbiriyle kaynaşmış bir şekilde ihtiva etmekte olması, beslendiği kültür ortamının da bir sonucuydu. Bununla beraber vergi sistemlerinden rahatsız olan ve İslamiyet'i kendi âdet ve inanışlarıyla yoğuran büyük konargöçer topluluklarla merkezî idare arasındaki gerilim zaman zaman karışıklıklara yol açıyordu. Ama bu kategorik bir kopuşa sebep olmuyordu.
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Narsisizmin bir dikkat bozulması olduğunu düşündüm - dikkatinizin sadece kendinize ve kendi egonuza dönük hale gelmesi.
Sayfa 54 - Metis
Twitter size, tüm dünya kafayı sizinle ve küçük egonuzla bozmuş, sizi seviyor, sizden nefret ediyor, şu an sizden bahsediyor gibi hissettiriyor. Okyanus ise dünya sizi yumuşak, ıslak ve sıcak bir kayıtsızlıkla selamlıyormuş gibi hissettiriyor. Avazınız çıktığı kadar bağırsanız da karşılık vereceği yok.
Sayfa 33 - Metis

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Böyle yaşanmaz!" dedim. "Ânı yaşamayı bilmiyorsun! Hayatını kaçırıyorsun! Bir şeyler kaçırmaktan korktuğun için o ekrana bakıp duruyorsun! Asıl böyle yaparak kaçırıyorsun! Bir tanecik hayatını kaçırıyorsun! Gözünün önünde duran şeyleri, çocukluğundan beri görmek istediğin şeyleri göremiyorsun! Bu insanların hiçbiri göremiyor! Hallerine baksana!"
Sayfa 15 - Metis
Türkler İstanbul surlarına son taarruza geçtiklerinde, bir Rum keşişi, bu manastırda balık kızartıyormuş. Birdenbire, telâş içinde kalmış başka bir keşiş mutfağın kapısında görünüp bağırmış: "Şehir zaptedildi! Haydi canım sende! diye cevap vermiş öteki, böyle bir şeye balıkların tavadan fırlayıp çıktığını görürsem inanırım". Bunun üzerine, balıklar, sadece bir tarafları kızarmış olduğu için yarı siyah yarı kırmızı, canlı canlı sıçramışlar; balıkları huşu içinde tutup, buna inanılabilir, yakaladıkları suya koymuşlar, orada halâ yüzüyorlar. Keşiş gevezeliğini bitirince, yüzüme birkaç damla mukaddes su serpti, damlalar para olup avuçlarına düştü, sonra beni kapıya götürerek, oradan uzaklaşıncaya kadar arkamdan keyifsiz ve uykulu küçük gözleriyle baktı.
Sayfa 272 - TTKKitabı okuyor
Reklam
Selçuklu Devleti'nin Kuruluşu
Selçuklu Devleti'nin KuruluşuA.C.S. Peacock
8.3/10 · 47 okunma
Nitekim atalar demişlerdir ki: “ Saltanat küfür ile devam bulur; amma zulüm ve gaddarlıkla paydâr kalmaz.”
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Başka bir gün Paris'te Mona Lisa'yı görmeye gittim. Dünyanın dört bir yanından gelmiş, ön tarafa geçmek için birbirini itip kaktıktan sonra ona hemen sırtını dönüp selfi çeken, sonra yine itiş kakış oradan uzaklaşan insan kalabalığından görünmüyordu. Bu kalabalığı bir saatten uzun süre seyrettim. Mona Lisa'ya birkaç saniyeden fazla bakan kimse -tek bir kişi bile- olmadı. Yüzündeki gülümseme bir muamma olarak görünmüyor artık. On altıncı yüzyıl İtalyası'ndan bize bakıp, "Niye eskiden olduğu gibi bakmıyorsunuz bana?" diye soruyor sanki.
Sayfa 16 - Metis
Kuran'da geçmiyor olsa da bu terim, ilk dönemlerden beri kullanılmış ve kavram, İslam hukukçularının eserlerinde dönüşüm geçirmiştir. İki türü vardır: 'büyük cihat' anlamına gelen, kişinin kendi hayatına İslam'ı yerleştirmek için kendisiyle mücadelesi demek olan cihad-ı ekber ve Allah yolunda başkalarıyla mücadele etmek ya da savaşmak demek olan 'küçük cihat' anlamındaki cihad-ı asgar.
Sayfa 19 - DorukKitabı yarım bıraktı
Reklam
Safi, medresenin, Nizamü'l-Mülk tarafından kurulan bir "devlet mekanizması" olduğuna inanır. Safi'ye göre medreseler toplumsal düzeni eski haline getirme ve mezhepler arasındaki dengeyi sağlamada başarılı olmuş, en azından bazı bürokratların yetiştirilmesine ve "İslam toplumsal birliğinin yeniden kurulmasına katkıda bulunmuştur."
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Ermeni tarihçi Aristakes Lastivertsi'de de ilginç bir küçük bilgiye rastlanmaktadır. Lastivertsi, Tuğrul'un 1054-5'te Malazgirt'i kuşattığı zaman, Türklerin "baban" adını verdikleri, sur duvarlarının ötesine taş fırlatmaya yarayan ve bir yerden bir yere götürmek için 400 kişi gerektiren çok büyük bir kuşatma makinesi kullandığını yazar.
Sayfa 92 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Dolayısıyla ne Oğuz, ne de Türkmen sözcüğü göçebe terimiyle eşanlamlıdır, ama yerleşik ya da yarı-yerleşik Türkmenler ile göçebe olanlar arasındaki ilişki hakkında da elimizde çok az bilgi vardır. Khazanov'a göre yerleşik düzene geçiş, aşiretlerin çözülmesiyle meydana gelmiştir ve Moğollar gibi daha sonraki göçerler, kimi zaman eğer bir yere yerleşirlerse kimliklerini yitireceklerinden korkmuşlardır.
Sayfa 65 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Zaten 12. yüzyılın sonlarına gelindiğinde artık Selçukluların erken dönem tarihine ilişkin hiçbir bilgi Selçuklu tarih yazımına dahil edilmiyor ve Nişaburi'nin metninde görüldüğü gibi hanedan, Lokman'la ilişkilendirilmeye çalışılıyordu. Kuran'da da üstü kapalı değinilen Lokman, popüler bir kahramandı, hikmet sahibiydi ve zahitti, amaç, bir olasılıkla hanedanı Kuran'da adı geçen biriyle ilişkilendirerek Selçuklu meşruiyetini desteklemekti.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
216 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.