"Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyfendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var…"
Bastığı yerin ayaklarının altında sıkı durduğunu hissedememek, hemen yola çıkılacakmış kadar eğreti bir hayat yaşamak ne azaplı şeydi?
Reklam
222 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
YENİ DÖNEM SANCILARI
Sabahattin Ali'nin yeni rejimi (Cumhuriyet Rejimi) ahlaki yönden sorguladığı ve aklı olana da sorgulattığı harika eseridir. Kendisinin muhafazakarlıkla uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen böyle bir romanı yazmaya onu iten şartları bize ancak hayal ettirebilir. Zira Yusuf'un üvey babası Selahattin Bey (Eski Kaymakam) Osmanlı Dönemini ve ahlakını, yeni kaymakam İzzet Bey ise Cumhuriyet Dönemini ve ahlakını temsil etmektedir. Hatta yazar ince zekasıyla, yeni kaymakamın fiziksel özelliklerini tarif ederken çok spesifik bir kişiyi hatırımıza getirir. Tabi bu sivri kalemi onu, birçok çağdaşı gibi önce sürgünlere sonra da Meriç kıyısında ki ölümüne götürür. Dünya görüşü olarak karşı mahalleden olmasına rağmen kaleminin namusunu ve şerefini satmayan dönemin nadir yazarlarındandır (bir diğeri için bkz:
Kemal Tahir
Kemal Tahir
). Genç yaşında öldürülmesi bize sınırlı sayıda eser bırakmış olmasına sebep olsa da eldeki tüm eserlerinde harika bir dil ve edebi lezzet vardır. Tanım: Popüler kültüre kurban edilmemesi gereken, yazdıkları ve hayatı dikkatle irdelenmeye muhtaç, kalemi ve karakteri sağlam usta yazar.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021171,6bin okunma
Ömrünün bu en güzel gecesini, ömrünün bu en korkunç gününün takip etmesi mi mukadderdi? Neydi bu içinden çıkılmaz meseleler? Neydi bu mavi göğe veya sevgili bir yüze bakmayı zevk olmaktan çıkaran hisler ve üzüntüler?..
:"Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol.
Sayfa 151Kitabı okudu
"Varlığı... büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi; fakat yokluğu müthişti."
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
"...her şey geçer, her şey unutulur. Kendini bir felâketin içinde kaybetmenin mânâsı yoktur. İnsan birazcık da kalender olmalıdır!"
Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi.
Sayfa 145 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
"Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir..."
Bu dünyada karşılıksız hayır işlenmediğini öğrendim.
Reklam
"Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli...
Sayfa 160 - İş Bankası yayınları
Fakat insanın damarları ve sinirleri bazen iradesinden ve aklından daha kuvvetlidir ve muhayyilemiz bizi iğfal etmekte bazen birçok fettanları geri bırakır.
Bu dünyada karşılıksız hayır işlenmediğini öğrendim.
Vizon tele de Olaylara karışma diyen dayı geldi aklıma:))
Be­nim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şeyler bekleme. Dün­yada her felaketin içinden en az zararla sıyrılmanın yolu hayata uymak, muhite uymak, hiç sivrilmemektir.
Sayfa 159 - İş Bankası yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.