Proust'un bu görüşlere itirazı, arkadaşlarının çaplarıyla ilgili tatsız bir düşkırıklığı yaşamış olmasından kaynaklanmıyordu.Gabriel de La Rochefoucauld gibi zekası ağır işleyen, elinde yarısı yenmiş bir tabak yemekle ya da balıkla gezinmek suretiyle eğlendirmek zorunda kaldığı karakterlerle ilgisi yoktu Proust'un kuşkucu yaklaşımının.Bu çok
Akıllı bir insan işlerini düzene koymalı ve her birine sırasıyla muamele etmelidir. Genellikle açgözlülüğümüz yüzünden aynı anda birçok işe sarılır ve düzeni bozarız; önemsiz şeylere aşırı istek duyar ve mühim şeyleri gözden kaçırırız.