Londra'da geçen bir hikaye. Iping kasabasında bir hana yeni müşteri geliyor. Garip görünüşlü. Yüzü sargılı, her yeri kapalı ve eldivenli filan. Handaki ve çevredeki herkes ciddi bir kaza geçirdiğinden dolayı yüzünün kötü halde olduğunu düşünüyor haliyle. Bu karakterimiz han sahibine getirilmesi gereken bavulları olduğunu ve acilen onları
Klasik Stefan Zweig tarzı , tek bıçak darbesiyle, ince bir dokunuşla , kendi tarzıyla... hap gibi kitaplar, bağımlısı olduk kendisinin.
Baş karakter(yaşlı, zengin baba) tipik zengingliğe giden, ya da zengin olan genel profilin %80-90' ı olmak üzere vasat biri , para kazanma yeteneği dışında kendini geliştirmemiş buna ek olarak ailesiyle iletişimi de kısıtlı , sorunlu ve hikayede ana konu ; ailesiyle olan sorunlu ilişkisi.
Karakterlerin hepsi gerçek hayatta o kadar varlar ki. Ben kişisel yorum yapmak istemiyorum: bu haklı , bu haksız diye. Ama baş karakterin pasif-agresif ruh halinde kendimi gördüm. Şimdi anılarımı depreştirirsem onun gibi sokaklarda gezer(başını önüne eğmiş, selamları bilr almayan) ve sağanak yağmuru umursamazdım. Lafın tamamı aptala söylenir diyerek sessizce kabuğuma çekildiğim çok oldu zira. Öyle işte güzel kitap.