Bir Kalbin Çöküşü

Stefan Zweig
Bir Kalbin Çöküşü, Stefan Zweig’ın psikolojiye duyduğu yoğun ilgiyi yansıtan öykülerinden biridir. İnsan ruhunun en karmaşık duygularından biri olan tutkuyu olanca canlılığıyla dile getiren Bir Kalbin Çöküşü, ruh ikizini Lev Tolstoy’un unutulmaz kahramanı İvan İlyiç’te bulduğumuz yaşlı bir adamın, Salomonsohn karakterinin ailesinden ve yaşamdan uzaklaşmasını öyküler. Zweig’ın en beğenilen öyküleri arasında yerini alan Bir Kalbin Çöküşü şüphe, korku ve nefretle ölüme sürüklenen baba Salomonsohn’un psikanalizi olarak okunabilir. Salomonsohn karakterinin, psikanalize sağladığı malzemeyle Sigmund Freud’un ve Arthur Schnitzler’in ilgisini çektiği biliniyor.
56 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

56 syf.
·
Puan vermedi
Bir Kalbin Çöküşü
"Bir kalbi derinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, güçlü darbesini indirmeye gerek duymaz; aksine kaderin insan hayatına müdahale etmek için duyduğu karşı konulmaz İsteği, sıradan bahanelerle meydana gelen yıkımları körükler. Bu ilk hafif temasa bizler, kendi yetersiz dilimizde "vesile" deriz ve onun küçük görünen etkilerini genelde müthiş bir etki yaratan gücüyle şaşkınlıkla karşılaştırırız. Ancak nasıl ki hastalığın kendini belli etmesi, hastalığın çok küçük bir parçasıysa, gün yüzüne çıkan ve yaşantı olarak nitelendirilebileceğimiz kısmı da insan kaderinin çok küçük bir parçasıdır. Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce kişinin ruhunda ve bedeninde dolaşmaya başlar. Kendinin farkına varmak, kendini savunmaktır ve çoğu zaman bu boşunadır. Ancak insan bütün bunları fark ettiğinde, zaten artık her şey için geç olmuş demektir." Diye başlıyor kitap. Salomonsohn adındaki yaşlı adamın ailesi ile gittiği tatilde gecenin bir yarısı geçirdiği bir rahatsızlık ile uyanır. Ve o anda yaşadıklarını sorgulamaya başlar. Bu sorgulama ona etrafında olan biteni daha dikkatli inceletiyor. Ve bütün hayatını aslında kızının, eşininin mutluluğuna ve rahat bir hayat geçirmelerine adamış olduğunun ama ailesinin aslında ona ne kadar yabancı olduğunun farkına vardırıyor, ve o anda hissizleşiyor. Kendisini o hayattan tamamen soyutluyor son zamanlarını babası gibi klisede geçirmeye başlıyor. Ve sonra... Artık canı yanmıyordu. Fakat yine de içindeki bir şey küle dönüyor ve çürüyordu. Ve yavaş yavaş kalbinin çöküşü başlamıştı.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201818,6bin okunma
64 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bir Kalbin Çöküşü-İnceleme
Stefan'ın kalemine, üslubuna her zaman hayran kalıyorum. 60 sayfalık bir kitap sizi ne kadar etkileyebilirse o kadar etkiliyor. Hikayede karakter isimlerinden sadece Erna var, o da yaşlı adam'ın kızı. Yaşlanana kadar hep karısı ve kızı için çalışmış ve dinlenmek için çıktığı aile tatilinde kızı Erna'nın başka kişilerle görüştüğününe şahit olması üzerine iyice kederlenen babası, düşüncelerinin çıkmaz girdabında ve içsel hesaplaşmasıyla baş başa kalıyor, karısına eve gitmeyi teklif ediyor ama karısı reddedip bir de küçümseyici sözler söyleyince "Ve kalbin çöküşü başladı." cümlesiyle yazar, adamın içsel dünyasına daha da giriyor, iyice umursamaz olan, elini eteğini her şeyden çeken adam geçirdiği bir kalp ameliyatı sonrasında vefat ediyor. Ama o depresyon sürecini bile o kadar güzel ve etkileyici anlatmış ki karakterle beraber siz de üzülüp, o anları yaşıyorsunuz.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Venedik Yayınları · 202118,6bin okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Bir olaya istemeden denk geldiğinizde net olmayan düşünceler zihninizi kemirip durdu mu? Şüphe beyni, kalbi, ruhu kemiren bir duygudur. Korku ve nefretle harmanlanarak kişiyi içten içe çürütür. Kitap Salomonsohn’un psikanalizi olarak da okunabilir. Yaşlı bir adam olan Salomonsohn’un çevresindeki insanlara rağmen hissettiği yalnızlıktan, anlaşılamamaktan ve hastalığın da vermiş olduğu etkiden dolayı günden güne erimektedir. Kitaptaki olaylar okuyucu bir bakıma ikiye bölmektedir. Bir kısım, ataerkil kültürle büyümüş dini inanışlarına bağlı orta doğu insanı Salomonsohn’un düşüncelerini ve hissettiklerini doğru kabul ederken bir başka kesim ise Salomonsohn’un gereksiz yere kuruntu yaptığını, sadece kendisini düşünen bir bencil olduğunu, çevresindeki herkes kabahatli iken tek hatasız olanın kendisiymiş gibi düşünmesinin çok yanlış olduğunu savunmaktadır. Kitabın sonunda kendinizi Salomonsohn’un yerine koyduğunuzda, siz olsaydınız yaşananlar karşısında ne hissederdiniz ve nasıl bir yol çizerdiniz? Salomonsohn’un acılarını derinden mi hissederdiniz yoksa karşısına karşı geçip bu düşüncelerinin yersiz olduğuna dem mi vururdunuz? Keyifli okumalar dilerim…
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201818,6bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Stefan Zweig'in kısa ve bi o kadar etkili bir romanı. Yaşlı ve hasta bir adamın yalnızlıktan (daha doğrusu bulunduğu kalabalıkta kendini yalnız, dışlanmış, hor görülüp küçümsenmiş) kederden ve anlaşılmamaktan günden güne eriyip hastalığına yenik düştüğünü anlatıyor. Bütün hayatını, gençliğini eşinin ve kızının mutlu ve rahat bir hayat geçirebilmesi için çalışmaya adayan Salomonsoh'un yaşadığı hayal kırıklığı sonrasında eşinden, kızından hatta hayattan umudunu keserek içine kapanması, iç sesi ile duygularını ifade ettiği eserde Stefan Zweig'in akıcı dili ve betimlemeleri kitabın bir solukta okunmasını sağlıyor.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201818,6bin okunma
60 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Başkahramanımız Salomonsohn, kendini ailesinin mutluluğuna adamış bir şekilde gece gündüz demeden çalışan bir babadır. Ancak eşinin ve kızının yavaş yavaş paraya taptıklarını ve ondan uzaklaştıklarını hissetmeye başlayan Salomonsohn, şahit olduğu bir olay üzerine ailesini ve kendisini sorgulamaya başlar. Her şeyin farkına varınca da ailesi için para kaynağı dışında bir vasfı olmadığını anlayan babanın çöküşünü kısa ama etkili bir biçimde okuyoruz bu kitapta.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 202018,6bin okunma
60 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Bir kalbi temelinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, sertçe müdahale gücüne gerek duymaz; aksine, asıl sudan sebeplerden yıkım üretmek onun zapt edilemez yaratma hevesini kamçılar. Stefan Zweig bu hikayesinde Salomonsohn isimli yaşlı bir adamın hayatı boyunca ailesi için çalışıp didinip kendi hayatını hiçe sayarak sırf onların mutluluğu için kendi mutluluğundan vazgeçişini anlatıyor … Ailesi ile yaptığı bir tatil de göreceği bir olay hayatını tamamen değiştiriyor ve hayatı boyunca yaptığı herşeyin boşa olduğunu anlıyor….. Kitapda tek beğenmediğim konu sonu oldu sonun böyle biteceğine hiç ihtimal vermezdim ….. Neyse fazla spoiler vermeden herkese keyifli okumalar dilerim
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 202018,6bin okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Ölmeden önce ölen adam
Kitap, "Bir kalbi temelinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, sertçe müdahale etmeye gerek duymaz; aksine, asıl sudan sebeplerden yıkım üretmek onun zapt edilemez yaratma hevesini kamçılar." cümlesiyle başlar. Bu böyledir, insanların kalbinin paramparça olması her zaman büyük sebeplere dayanmaz. Büyük sıkıntılarımız yoksa bile onları kendi kendimize yaratırız. 65 yaşında olup bu zamana kadar sürekli karısını ve biricik kızını mutlu etmek için gece gündüz it gibi çalışan zavallı Salomonsohn, ölmeden önce bir kez olsun dinlenmek istediği için ailesiyle bir süreliğine güzel, sakin bir otele tatile çıkarlar. Fakat garibanın yüzü gülür mü? Henüz ilk geceden tüm dengesini sarsacak bir olaya şahit olur. Bize de iyi kalpli bu âciz adamın çöküşünü okumak kalır.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201818,6bin okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Bir Kalbin Ölüşü
Stefan Zweig
Stefan Zweig
'ın yine kısa ve etkili bir romanı.. Yaşlı ve hasta bir adamın yalnızlıktan (kalabalıktaki), kederden ve anlaşılamamaktan günden güne eriyişini anlatıyor.
Erik H. Erikson
Erik H. Erikson
'un "Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk" evresine iyi bir örnek oluşturan bu hikaye; yaşlı adamın yerine kendimizi koydurup onun neler hissettiğini çok güzel bir biçimde betimliyor. Okurken içimden sürekli bu adama hadi kalk, konuş, bir şeyler yap ve içini dök dedim fakat okumaya devam ettikçe o yaşlı adam oldum. Anlatım bana o kadar ustaca geldi ki bir duygu bir okura ancak bu kadar başarılı aktarılabilirdi. Hikayenin son cümlesi ise kitabı özetler nitelikte: "...kalbi artık onu incitmeyi çoktan bırakmıştı." Umarım hepimiz bir kalp ölmeden önce onun için bir şeyler yapabiliriz ya da kalbimizin ölüşünü seyretmek zorunda kalmayız.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201818,6bin okunma
54 syf.
8/10 puan verdi
Kahrol Profkitap :)
Kitabı profkitap sitesinden dört adet Zweig,dört adet Dostoyevski eserleri olmak üzere toplamda 8'li set üzerinden aldım.Kitabın kapağında "Yakıcı Sır" yazmasına rağmen ve aslında ben de kitabı "Yakıcı Sır" gibi okurken kitabın başında bu terslikte bir iş olduğunu anladım ve Yakıcı Sır kitabının konusunu iyice araştırmaya başladım ve gördüm ki aslında Yakıcı Sır diye okuduğum kitap aslında Bir Kalbin Çöküşü imiş.Kitabın içinde Zweig'in iki eseri bulunuyor.Diğeri ise Ay Işığı Sokağı.İki eser tek kitapta ama kitap kapağında Yakıcı Sır yazıyor :) İlk kez başıma böyle bir şey geldi.Çok şaşkınım.Korsanı da bozdular artık.İşte bu yüzden korsan değil de PDF okumayı tercih ediyorum.Orjinal kitap mı? He yok kullanmıyorum :) Hani eğitim ücretsizdi? Bir Kalbin Çöküşü,Zweig'in o bildiğimiz buhranlarını kaleminden akıttığı ve o buhranları bana buram buram yaşattığı bir kitap.Salomonsohn ile birlikte kah başım döndü,kah safra kesem ağırdı,kah titredim,kah ayakta durmakta zorluk çektim.Ama sonunda Salomonsohn öldü,ben yaşıyorum.Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabıyla beni hayal kırıklığına uğratan Zweig bu kitapla yine sevdirdi kendisini bana.Profkitap sitesinin hayal kırıklığını saymıyorum.Onlar kaybetti :)
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Aperatif Kitap Yayınları · 201918,6bin okunma
·
Puan vermedi
Yine soluksuz bir okuma. Stefan Zweig'ın "Bir Kalbin Çöküşü" adlı romanı, bir adamın iç kargaşasını ve tutkunun psikolojik karmaşıklığını büyüleyici bir şekilde ele alıyor. Psikolojiye derin ilgi duyan bir yazar olarak Zweig, ailesinden ve hayattan uzaklaşan bir baba olan Salomonsohn'un hikâyesi aracılığıyla insan zihninin karmaşık işleyişini ustalıkla tasvir ediyor. Salomonsohn'un şüphe, korku ve nefretle olan mücadelesi derinlemesine incelenirken, hikaye onun aile üyeleriyle, özellikle de oğluyla olan ilişkilerinin inceliklerine iniyor. Hem Sigmund Freud hem de Arthur Schnitzler tarafından psikanalitik potansiyeline dikkat çekilen Salomonsohn karakteri, sevgi, kayıp ve pişmanlık gibi evrensel temalarla boğuşan ilgi çekici ve ilişkilendirilebilir bir figürdür. Zweig'ın yazım tarzı, hikayenin karakterlerini ve ortamlarını hayata geçiren ayrıntılara yönelik keskin bir gözle, zarafeti ve sofistikeliği ile karakterize edilir. Hikâyenin temposu da kusursuz, okuyucuyu sonuna kadar Salomonsohn'un yolculuğuna bağlı tutuyor ve ona yatırım yapıyor. Genel olarak, "Bir Kalbin Çöküşü" psikoloji, edebiyat veya insan deneyiminin karmaşıklığıyla ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap. Zweig'ın Salomonsohn'un iç çalkantılarını ustalıkla tasvir etmesi hem büyüleyici hem de düşündürücüdür ve okuyucuyu aşkın, kaybın ve tutkunun gücü hakkında daha derin bir anlayışla baş başa bırakır. Bu kitabı sürükleyici ve entelektüel açıdan teşvik edici bir okuma arayan herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201818,6bin okunma

Yazar Hakkında

Stefan Zweig
Stefan ZweigYazar · 187 kitap
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti. I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı. Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür. Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu. Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.