Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ey gönül lale gibi ol ki , halinden sadece yar haberdar olsun." 🤍
Reklam
Sen nerede ki güler isen nev-bahar olur Ben nerede ki ağlar isem lâle-zar olur
“Canım efendim, alev alev bir sesti bu. Vecdin, sevginin, gönlün sesi. Tutuşturmuyor, aydınlatıyordu. Fecir pırıltısı gibi. Tanımıyordum sizi. Bir akşam zindanımı nura boğdunuz. Sonra da her güzel şey gibi hâtıra oldunuz. Serap mıydınız, gerçek miydiniz? Nerden geliyordunuz? Kadim ve muhteşem bir medeniyetin enkaz-ı tarumarı altında gülümseyen bir kor muydunuz? Zarafetinizle Lale Devri’nin musahiplerini hatırlatıyordunuz. Belli ki elest bezminde tanışmıştık” (Cemil Meriç'in Cinuçen Tanrıkorur'a gönderdiği karttan 🫠)
RÜVEYDA’YA AĞIT Ben bir aziz değilim, hele gündüz değilim Attığı her adımda siyah bir iz bırakan Bir yanında ürküten bir baldıran gövdesi Bir yanında kederi özümleyen bir lâle
Gidinde baykuşa selam söyleyin Viranede bülbül ötmüyor oğul Gönlüme teselli edin eğleyin Bir vaktim birini tutmuyor oğul Benim sözlerimi yaz defterine Yazdıkça defterin gider derine Bu dünyanın ahvalına sırrına
Reklam
Yüz kulaç var ise zalimin ipi Doksanı mazlumun boynunda tabi Arlıyı öldürür bir saman çöpü Arsıza süngüde batmıyor oğul ... Kendini bilmeyen cahile çatma Aksi cevap verir sakın unutma Kırık testi için sarrafa gitme Altın satan bakır satmıyor oğul ... Ruhani nin yazmasına bakmayın Âşıkların gezmesine bakmayın Ceylanların tezmesine bakmayın Sarp kayada lale bitmiyor oğul -Erzurumlu Aşık Ruhani
Lale Devri tabiri nereden geliyor?
Lale Devri, "zevk ve sefâ" devri olarak bilinir. Adını, O dönemde İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden alması, çok sonradan olmuştur. Bu dönem Osmanlı İmparatorluğunun hiçbir devrinde Lale Devri olarak anılmamıştır. Yahya Kemal; samimi arkadaşı Ahmet Refik Altınay ile bir sohbeti sırasında, III. Ahmed'in Vezir-i Azamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile beraber 1718-1730 yılları arasında yaptıkları, Osmanlı İmparatorluğundaki yaşam biçimini değiştirme etkinliklerini Lale Devri olarak tanımlar. Ahmet Refik de bu dönemi anlatan kitabına "Lale Devri" ismini verir ve bir süre sonra bu dönem Lale Devri olarak anılmaya başlar Kaynak : Osmanlı Tarihi 1566-1789, Anadolu Üniv. Yay. Syf 159
"Ben sizin bende görmek istediğiniz biçimlerin arasına koyduğunuz mesafeyim" Lale Müldür
Oğul | Erzurumlu Âşık Rûhânî
Gidin de baykuşa selam söyleyin Viranede bülbül ötmüyor oğul Gönlüme teselli edin eğleyin Bir vaktin birini tutmuyor oğul Benim sözlerimi yaz defterine Yazdıkça defterin gider derine Bu dünyanın ahvalına sırrına
Reklam
Bülbül küstü güle.
"Saatlerce ötüyorum başucunda,senden hiçbir ses gelmiyor, ben yapacağımı bilirim!" dedi. İntikam alırcasına lalenin başında ötmeye başladı. Gül duysun ve kıskansın diye sesini iyice yükseltti bülbül. Karanfil, papatya, menekşe, kardelen... Çiçek adına ne varsa hepsi lalenin başına toplandı. Kıskandılar laleyi, kimse anlamadı, neden, birden kıpkırmızı oldu lale. Bülbül iyice coştu. Saatlerce öttü. Sesi kesildi. Artık ötecek hali kalmamıştı.. Döndü.. Lakin gül ortalarda yoktu... Telaşlandı... Gözyaşları içinde orkideye sordu: "Gülüm nereye gitti?" "Az önce öldü." dedi orkide. Bin pişman bülbül. "Ama ben kıskandırmak istemiştim sadece.." dedi. Gözyaşlarını usulca sildi orkide ve belki de en bilge duruşuyla dedi ki: "Hata yaptın bülbül kardeş! Gül kırmızısını senin ötüşünden alıyordu. Sen gidince ne kırmızı gül kaldı,ne de gül. Şimdi nerede kırmızı bir lale görürsen bil ki bir gül daha ölmüştür!..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.