Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra Yılmaz

Esra Yılmaz
@lightsoflibrary
148 syf.
8/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Yolculuklar ve Öteki Yolculuklar’da Antonio Tabucchi, bize yaşamı boyunca ayak bastığı farklı coğrafyaları paylaşıyor. Bir konumda uzun süre sabit kalmanın, seyahat halinde olmamanın ona hissettirdiğini şu cümleyle açıklıyor kitapta: “Bütün bir yaşam boyu ayaklarını aynı yere basmak tehlikeli bir yanlış anlamaya yol açabilir; sanki orası bizimmiş, dünyada her şey gibi ödünç olarak verilmiş değil de bize aitmiş sanırız”. Bulunduğu toprakların sanatı, kültürü ve tarihinden ziyade es geçilebilen sokaklara, müzelere de değinmekten kaçınmamış. Sabit konumda bulunmama rağmen beni kendi dünyasına çekip bir nebze de olsa yolculuğunda hissettirebilmesine minnettarım.
Yolculuklar ve Öteki Yolculuklar
Yolculuklar ve Öteki YolculuklarAntonio Tabucchi · Can Yayınları · 201625 okunma
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
1968 yılı Prag Baharı döneminde, Çekoslavakya Ruslar tarafından işgal edilince Avrupa’nın pek çok yerine mülteciler dağıldı. Onlardan biriydi İrena. Kocasıyla birlikte göç ettiği Fransa’da kocasının ölümü üzerine yalnız kaldı. Kimsenin duygularını, yaşadıklarını bilmediği bu yeri kendine yurt edindi. Yıllar sonra memleketine ziyarete giderken Josef ile yollarının kesişmesi, onun kopamadığı ama yabancılaştığı geçmişiyle yüzleşmesiydi bir nevi. Milan Kundera’nın kendi kişisel tarihini kattığı, bilmemek, yabancılaşmak, yurtsuzluk, bellek ve unutuş üzerine romanı. “Göçmen olma” psikolojisini inceleyen bu kitapta yer yer Odysseus’a da atıfta bulunularak anlatım zenginleştiriliyor. Verdiği etimolojik bilgilerle de nostaljinin bilmemek ile ilişkisini ortaya çıkarıyor. Nostaljinin doyurulamamış dönüş arzusundan kaynaklanan bir keder olduğunu ortaya koyarak kitabı bu bilgiler üzerine yapılandırıyor.
Bilmemek
BilmemekMilan Kundera · Can Yayınları · 20201,584 okunma
340 syf.
10/10 puan verdi
·
44 günde okudu
Modern Sanatın Kısa Tarihi, 19. yüzyılın ikinci yarısından, 20. yüzyılın ortalarına kadar olan dönemi kapsıyor. Kitapta siyasal ve toplumsal olayların sanata olan yansımaları, bir bütün olarak birbirlerini etkiledikleri bu süreç, çok anlaşılır bir dille ifade ediliyor. Modernizmin başlangıcında 1848 Devrimi’nin etkisinden başlayan bu süreç, İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar uzanıyor. Kronolojik bir akışla ilerleyen kitapta, akımların ortaya çıkmalarına sebep olan olayları, kişileri ve sanat eserlerini sırasıyla görüyoruz. Seçilen sanat eserlerinin resimleri de eserlere nasıl bakacağımıza yön vererek kitaptan alınan verimi bir hayli yükseltiyor. Sanat kitapları okumaya yeni başlayan biri olarak hiç zorlanmadan okuduğum, bana epey bilgi birikimi kattığını düşündüğüm kitabı yeni başlamak isteyen herkese gönül rahatlığıyla önerebilirim.
Modern Sanatın Kısa Tarihi
Modern Sanatın Kısa TarihiE. Osman Erden · Hayalperest Yayınevi · 201641 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Knut Hamsun’un okuduğum ikinci kitabıydı Victoria. Çoğu zaman yazarların kaleminde ilerleyişlerini kronolojik olarak görmekten hoşlansam da, bana göre bu durum Hamsun için geçerli olmadı. Okuduğum ilk romanı Açlık kitabından ne kadar etkilenmiş olduğumu bilen bilir. Açlık kitabının vurucu gerçekçiliği beni hayran bırakmıştı. Victoria kitabı ise sade dili ve olayların ilerleyişi ile daha az etki bırakan bir kitaptı. İki kitabın çok çok farklı olmasından ötürü bu kıyası yapmak hiç doğru değil. Fakat yazarın -bana göre- en iyi kitabından başladığım için hiçbir kitabı beni Açlık kadar etkileyemeyecekmiş gibi hissediyorum. Kitapta tabakalar arası aşkı görüyoruz. Zengin kız fakir oğlan klişesini sade diline rağmen hiç beklenmedik olaylarla şaşırtarak anlatıp, yine bizi etkisi altına almayı başarıyor Hamsun. Aşkın daha çok hüzünlü, umutsuz ve kavuşulamayan halini gözler önüne seriyor. Bu kitapta aşkın önüne geçen duygu gurur oluyor. Zaten Hamsun’dan ne kadar mutlu bir kitap bekleyebiliriz ki? Kaleminin bariz en sevdiğim yönü de bu. Knut Hamsun okumaya yeni başlayacaklar için naçizane tavsiyem Victoria kitabı ile başlamak olacaktır.
Victoria
VictoriaKnut Hamsun · Timaş Yayınları · 20201,013 okunma
158 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Cebinde kalan çok az parayla Avrupa’ya dönebilmek istiyordu. Vapur Kristiania’ya gelip, Kopenhag’a gitmek üzere demirlenince Knut Hamsun karaya çıkmadı. Kristiania ona bu şehirde geçirdiği acı günleri hatırlatıyordu. Açlık sayıklamaları başlayınca elindeki kağıt parçasına şu satırları yazdı: “Yumruğunu yemedikçe kimsenin bırakıp gitmediği o garip şehir Kristiania’da aç açına sürttüğüm günlerdeydi...” Bir büyülenmişlik içinde Kopenhag’da kiraladığı çatıaltı odasında yazmaya devam ediyor, bu açlığın neye yarayacağını biliyordu: Açlık romanıydı yazdığı. Hamsun’un açlığı bu kadar gerçekçi ele alışının sebebinin, kendi hayatından esinleniyor oluşu aşikar. Başkarakterin ismi yok, gerek var mı? Birileri ona ismiyle seslenip insan olduğunu hatırlattı mı? İnsan gibi yaşıyor muydu? Hayır. Yatacak yeri, ağzına sokacak bir lokma ekmeği dahi yoktu. Ama o yalnızca yazmaya çalıştı. Yazılarından gelecek birkaç kron ile geçimini sağlamayı umut etti. Bu süreçte açlık yakasını bir an olsun bırakmadı. Ama açlığın bile bastıramadığı, bastırmasına izin vermediği bir şey hep vardı: kendisine duyduğu saygı ve gururu. Açlıktan kendi kanını emecek duruma geldiğinde bile bir başkasından yardım beklemedi. Ağzına girecek tek bir lokmanın bile haksız kazanç olup olmaması derdindeydi. Onun yaşadığı daha nicesi zorluğu okurken bende acıkmaktan ziyade tiksinti duygusu bariz bir şekilde baskındı.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,8bin okunma
Reklam
88 syf.
10/10 puan verdi
·
15 saatte okudu
Bazı kitaplar vardır ana karakteri ile benzer düşünceleriniz olur, kendinizi ona yakın hissedersiniz. Bunun bir üst noktası vardır ki o da karakterin yaşadıklarınızı yaşaması ve bunu yaşarken de verdiği tepkilerin sizinkiyle tıpatıp aynı olmasıdır. Yani kitapta kendinizi okursunuz...Benim bu durumu yaşadığım kitap malesef ki bu kitap oldu. İvan İlyiç’in doktordan çıkıp ben galiba kötüyüm ve ölebilirim düşüncesine kapılmaya başlamasından itibaren aynı çıkışı hastaneden yaptığım gün geldi aklıma. Kafamda aynı düşüncelerin döndüğü o korkunç günü hatırladım. İvan İlyiç gibi herkesin hayatına devam edişine sinirlendim, onun verdiği tepkilerin aynısını noktasına kadar verdim. Bu süreçte bir günlük tutsaydım kesinlikle o günlükte bu cümleler yazardı. Bu durumun benzerliğiyle her okuyuşumda içim titredi, gözlerim doldu. Hissiyatları, çevreye karşı davranışları, Tanrı’ya olan yakarışları, neden ben diye düşünüşüne kadar her şey o kadar beni hatırlattı ki okurken yalnızca gözümde kendi yaşadıklarım canlandı. Yani demem o ki bu kitap böyle bir durumda olan bir hastanın duygularını ve düşüncelerini o kadar doğru ele almış ki gerçekçiliğine hayran kalmamak elde değil.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Can Yayınları · 202045,2bin okunma
92 syf.
8/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Mutlu olmak zorunda mıyız, hep mutlu olmak mümkün müdür ya da mutluluk ve mutsuzluk birbiriyle bağlantılı mıdır gibi soruların cevabını bulabileceğiniz bir kitap. Aslında bildiğiniz, farkında olduğunuz durumları hatırlatıyor size bu yüzden her seviyedeki okurun zorlanmadan okuyacağını düşünüyorum. Gözlerinizi doyuracak kadar fazlaca güzel tespitlerle dolu sayfaları da var. Kitaptan bir beklentiniz varsa mutsuz bir zamanda okumayı denk getirirseniz ilaç gibi gelecektir.
Mutsuz Olmak
Mutsuz OlmakWilhelm Schmid · İletişim Yayınevi · 20204,484 okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Eski İngiliz malikanesinin baş uşağı olarak çalışan Bay Stevens, Lord Darlington’un ölümü üzerine malikaneyi içindeki çalışanlarla birlikte satın alan Bay Fradday’e baş uşaklık yapmaya başlar. Bay Farraday’ın isteği üzerine önerilen tatile çıkmayı kabul eder. Tatile çıkmasındaki diğer amaç malikanenin eski çalışanı Bayan Kenton ile görüşecek olmasıdır. İçinde onu malikaneye geri döndürme isteği de yok değildir. Bu gaye ile yolculuğa başlar. Yolculukta okurun beklediği, ömrünü malikanede geçirmiş birisinin dışarıdaki hayatı görünce büyülenmesini görmektir. Ama ne yazık ki durum pek de öyle değil. Çünkü Bay Stevens bu yolculukta fiziken orada ama aklı ve düşünceleri orada değil. Onun kafasında yalnızca malikane ve içindeki anıları vardır. O sadece bir baş uşak değil, tüm ömrünü "vakar sahibi bir baş uşak" olma emelinde yaşayan biri. Duygularını ifade etmeyen, adeta bir robot gibi sadece gelen emirleri kusursuz yerine getirmekle sorumlu hisseden bir çalışan. Böyle bir insanın sadece bu mertebede -kendince layıkıyla- olmak için kendini bu kadar paralamasını okumak hem çok üzücü hem de sinir bozucu. Onun duygularını görmek mümkün değil, karşısındaki insanların verdiği tepkilerden bir miktar anlayabiliyoruz hissettiklerini. Kitabı güzel kılan da bu.
Günden Kalanlar
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20195,2bin okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Karmaşık duygular içerisindeyim. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Uzun süredir tek solukta kitap okumamıştım. Son sayfalarını okurken sadece boşluğa bakmak istediğimden bahsetmiyorum bile. Kelebek koleksiyonu yapan bir memur. Aklındaki çılgınca fikirleri harekete geçirecek paraya sahip oluyor. Saplantılı olduğu sanat öğrencisi Miranda’yı kaçırmak için fırsat kolluyor. Ve kaçırıyor da. Hiç tanımadığı birisinden onu sevmesini bekliyor, korkunç. Esir alınma sürecini iki gözden de aktarıyor bize kitap. İki karakterin de davranışlarını ve ruh hallerini daha net bir biçimde görmemizi sağlıyor. Miranda’nın gözünden bakılan kısımda yaşadığı duruma karşı uyguladığı yolları ve pes etmeden savaştığını görüyoruz. Bu kısmı okurken maruz kaldığı duruma olan sinirinizin artması kaçınılmaz bir durum. Ona Shakespeare’in Fırtına adlı oyunundaki canavar figürü olan Caliban’ın ismini veriyor. Yer yer bu oyuna gönderme yapıldığından eseri daha önceden okumamış olduğuma üzüldüm. Kitabı okumadan önce bu eseri okuyanlar iki karakter arasındaki benzetmeden dolayı iki eserden de keyif alacaktır. Naçizane tavsiyem.
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,4bin okunma
264 syf.
10/10 puan verdi
Okurken yorulduğum, beni sürekli düşünmeye ve bulantı haline sürükleyen kitapla geldim. İlk kez Sartre okuyan biri olarak kitaba başlamadan önce kendime şunu sordum: Ben doğru kitapla mı başlıyorum? Pişman olmadığımı hemen belirtmek isterim. Hatta bu eseri okuduktan sonra Fransız edebiyatı hayranlığıma bir yazar daha eklendi. Bitirdiğimde bana kalan kocaman bir düşünce yığını ve bolca alıntılar oldu. Kitabın konusundan bahsetmem gerekirse günlük biçiminde yazılmış olan bu kitapta Roquentin’in kimi zaman kafasındaki düşünceleri, kimi zamansa gözlemlediği insanları, ya da nesnelere bakış açısını okuyoruz. Sadece dünyaya değil kendisine, hatta eşyalara bile duyduğu tiksintiye tanık oluyoruz. Hatta bazen bu tiksinti o kadar şiddetleniyor ki yaşadığı durumu bulantı olarak adlandırıyor. Başlangıçta kendini bir hiç olarak görüp varlığından dolayı rahatsız olurken sonrasında varoluşu öğreniyor. Varoluşla yüz yüze geldiği bu noktadan sonra değişen bakış açısına şahit oluyoruz. Varoluşçuluğun kült kitaplarından biri olan bu eseri okuduktan sonra bu akım ile ilgili kitapları okumaya devam etmem gerektiği kararına vardım. Bulantı’yı tekrar tekrar okumak koşuluyla şimdilik rafımdaki yerine bırakıyorum.
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
Reklam
572 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Victor Hugo-Notre Dame’ın Kamburu Asıl adı Notre Dame de Paris olan kitaptır. Zamanında ihtilalden dolayı zarar görmüş Notre Dame kilisesi yıkılmak istenmiş. O dönemde gotik mimari çirkin ve kaba diye tasvir ediliyor, yerine saygıdeğer yapılar isteniyormuş. Yıkıma karşı çıkan Victor Hugo, hem katedrali kurtarmak hem de halkın dikkatini çekmek
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,7bin okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
Miguel De Unamuno ispanyol düşünür ve yazar. Kendisinin bu kitabını bir hayli merak ediyordum ve sonunda okuma fırsatı elde edebildim. Kitapta geçen derin varoluşsal sorgulamalar, Augusto Perez’in monologları, erkek kadın ilişkileri ve her şeyiyle bu kitap bir harikaydı. Okurken altını çizmek istediğim birçok düşünceler oldu ve kitabı elimden bırakamadım. Yazarın dili, konuyu ele alış biçimi, olayların gelişmesi ve kitabın sonu, her şeyi sizi kitaba bağlayacak eminim. Ayrıca kitabın sonunda yazar ve karakter arasında geçen diyalog çok farklı ve etkileyiciydi. Kesinlikle okumalısınız diyebileceğim bir kitap. Son olarak bu yazarın, eserleri kendi dilinden okuma merakından yaklaşık 15-16 dil bildiğini okumuştum ve bu da benim yazara olan merakımı daha da arttırmıştı. Ben tam anlamıyla bu kitaptan ve yazardan tatmin oldum umarım siz de okur ve beğenirsiniz.
Sis
SisMiguel de Unamuno · Can Yayınları · 20164,843 okunma
252 syf.
·
Puan vermedi
Lou feminist, entelektüel ve dünyadaki ilk psikanalist olma unvanını taşıyan bir kadın. Adı Nietzsche, Rilke, Tolstoy, Paul Ree, Freud gibi alanlarında ünlü isimlerle; aşk dedikodularına karışmıştır. Nietzsche tek taraflı aşık olmuş ve evlilik teklifi etmiştir fakat Lou reddetmiştir. Nietzsche’in kadınlardan nefret etme sebebi olduğu iddia edilir.
Ruth
RuthLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20183,175 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
Bu yazarla çok geç tanışmış olmaktan dolayı içim buruk. Okuduğum ilk kitabında büyülenmiş durumdayım. Kitabın ana karakteri C. sıradanlığa, tekdüzeliğe ve alışılmışın kolaylığına katlanamayan ismini bile bilmediğimiz bir adam. Babasından kalan mirasla hayatına devam ediyor. Çocukluğunda yaşadığı olaylardan kalan psikolojik sorunları var ve bunu kitabın sonlarına doğru kendi ağzından dinliyoruz. Günlerini aylaklık yaparak, sinemaya giderek, insanları gözlemleyerek ve bir de aşkı arayarak geçiriyor. Asıl aradığı "o" yu bulamayışı, B ile tanışmalarının hep kıyısından geçişi, ve bolca iç monologlarla dolu sizi içine çekip büyüleyecek bir kitap bu. Okurken 1959 yılında nasıl böylesine çağ ötesi bir kitabın yazıldığına şaşıracaksınız. Kitabın sonuna geldiğimde ise kendimi büyük bir boşlukta hissettim. C.nin iç dünyasından çıkmak çok zordu. Sanki bir filmin içindeydim ve film bitmiş gibiydi. Bu kadar kapıldığımın farkında değildim ve kitap bitmesin istedim. Birçoğunuzun okumuş olduğunu düşündüğüm ve okumayanlara şiddetle tavsiye edeceğim bir kitap. Özellikle farklı tarzda kitap arıyorsanız ve bu kitapla tanışmadıysanız hemen okuyun derim. Keyifli okumalar
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,8bin okunma