Nasıl ki yetenekli yazarların evrensel ailesi ulusal bariyerlerleri tanımıyorsa, yetenekli okur da zaman ve mekan yasalarından bağımsız, evrensel bir figürdür. Sanatçıyı tekrar ve tekrar impa ratorlar, diktatörler, rahipler, püritenler, kör cahiller, siyasi ah lakçılar, polisler, postane müdürleri ve bilgiçler eliyle yok edil mekten tekrar ve tekrar kurtaran kardeşleri, üstün okurdur. Bu takdire şayan okuru tanımlayayım size. Hiçbir vicdan yönetici si, hiçbir kitap kulübü onun ruhunu denetleyemez. Onun bir edebiyat eserine yaklaşımı, vasat okurun kendisini şu ya da bu karakterle özdeşleştirmesine ve "betimlemeleri atlamasına" yol açan gençlik heyecanlarından azadedir. Bu iyi, bu takdire şayan okur kitaptaki kız ya da oğlanla değil, kitabı ortaya çıkaran zihinle özdeşleşir. Takdire şayan okur bir Rus romanında Rus ya'yla ilgili bilgiler aramaz; çünkü Tolstoy ya da Çehov'un Rus yası'nın, tarihteki Rusya değil, bireysel dehanın hayal edip ya rattığı özel bir dünya olduğunu bilir. Takdire şayan okur genel
fikirlerle ilgilenmez; özel bir imgelemin peşindedir. Bir kitabı sevmesi, ona grupla iyi geçinmeyi öğrettiği için değildir (ilerlemeci ekolün şeytani klişesidir bu); kitabı sever, çünkü met nin her bir aynntısını özümseyip anlamış, yazann vermek iste diği hazzı tatmış, içi baştan ayağa ışıl ışıl olmuş, örsünde hayal ler döven usta demircinin, sihirbazın, sanatçının büyülü betim lemelerine bakıp heyecanlanmıştır.