İnsan, demek, kendi tabiatına aykırı gelen şeylere de alışabiliyor, kapalı yerlere alışabilmesi gibi. Ama kapalı yerden kurtulmadıkça kapalı yere alıştığını fark edemiyor.
Çünkü Batı insanı artık Allah'a inanma ihtiyacı duymamaktadır, mevcut durum yaşanmaz hale gelmiştir, devrimse imkânsız. Eğer insan, bizzat kendisi hariç her şeyi değiştireceğini iddia ediyorsa, onun yaptığı her devrim başarısızlıkla sonuçlanacaktır:
Tam anlamıyla bu İslâmî bakış açısından baktığımızda, millet bir Batı hastalığıdır ve İslâm ümmetinin sömürgeci anlayışla parça parça edilişinin uğursuz bir mirasıdır. Tıpkı Batı tipi demokrasi gibi... Rekabetle ve medyayla un ufak edilen ve yönlendirilen bireyleri ve grupları karşı karşıya getiren ve çatıştıran Batı tipi demokrasinin, danışma prensibi ile yani, aralarında yatay rekabet bağının değil de, her birinin Yüce Allah ile doğrudan dikey bağının bulunduğu insanların şurası arasında hiçbir alaka yoktur.