(davet için tutulan)
Mr. Wilkins’e. Mr. Wilkins’in eğilip doğrularak ve tam bir
tarafsızlıkla “Lady Lovejoy ve Miss Lovejoy... Sir John ve
Lady Needham... Miss Weld... Mr. Walsh” diye gelenleri
takdim ederken takdire değer bir tavrı vardı. Tavrı takdire
değerdi; aile yaşamı da kusursuz olmalıydı, öte yandan
böyle dudakları yeşilimsi, yanakları tıraşlı bir adamın çoluk
çocuğa karışmış olması da pek mümkün görünmüyordu.
Korku gerilim türünde pek sık okumam ve bu kitap kötü bir giriş oldu. Hikaye gayet ilgi uyandırıcı olmasına rağmen ilerlerken alıp götürmüyordu insanı ve açıkçası pek de korkmadım okurken. Hiçbir his yoktu ana karakterler kitabın sonunda ölse hiçbir şey hissetmem diye düşünüyordum kitabın sonlarına doğru. Kitabın dili hafif ve akıcı olmasa okumak daha uzun sürerdi.
SPOİLER İÇERİR
Ayrıca kitabın sonu çok oldubittiye geldi gibi. Lovejoy karakterini sevmiştim biraz ama dedim ya kitabın sonu hızlıydı işte tam olarak neyi bilip bilmediğini pek anlayamadım -neden öldüğünü de zaten belirtilmedi de doğal ölüm dedi geçti her nedense tek ölen o- daha dikkatli okusam ikinci kez falan belki anlardım ama o kadar da umrumda olamadı kitap.
Kırmızı PiyanoJosh Malerman · İthaki Yayınları · 20171,725 okunma
20. yüzyılın önemli felsefe tarihçilerinden biri olan Arthur O. Lovejoy romantizmi ve romantik olanı ele alırken, bu sözcüklerin "kendi başına bir anlam taşımayacak kadar çok anlama geldiği"ni söylemektedir.
Lovejoy, her açıdan etkileyici bir kişiydi. İngilizce Almanca Fransızca Yunanca Latince İtalyanca ve İspanyolca okuyabiliyordu ve öğrencileri onun hakkında şu espriyi yapıyorlardı . "John Hopkins'ten aldığı bir yıllık iznini British museum kütüphanesindeki henüz okumadığı az sayıdaki kitabı okumakla geçirmişti."