Ne gördün şarkı çok gezdin?" diyorlar, gördüğüm yer yer:
Harap iller; serilmiş hânümanlar, başsız ümmetler,
Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar;
Buruşmuş çehreler, tersiz alınlar, işlemez kollar.
Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar,
Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar,
Tegallüpler, esaretler, tahakkümler, mezelletler.
Riyâlar; türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler.
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar,
Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler; küflü harmanlar.
Cemâatsiz imamlar; kirli yüzler, secdesiz başlar.
"Gaza" namıyla dindaş öldüren bîçâre dindaşlar...
Geçerken ağladım geçtim, dururken ağladım durdum,
Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum
Mezarlar, âhiretler, yükselen karşımda dûradûr,
Ne topraktan güler bir yüz, ne göklerden güler bir nur!
Derinlerden gelir feryadı yüzbinlerce álâmın,
Ufuklar bir kızıl çember bükük boynunda Islâmın;
Göğüsler hırlayıp durmakta, zincirler daralmakta,
Bunalmış kalmış üç yüz elli milyon cansa gırtlakta...