Hevesleri gölgesine hapsolmuş, inancı toprağa sinmiş olanlar, duyun!
Bir gün yeryüzündeki zulmü yarmak üzere o meşhur savaş tahakkuk ederse, gözü oyulan kadınlar adına, bacakları ip yumağına dönen çocuklar aşkına; secdede başı kesilen erlerin inadıyla demirden kanlar akacak damarlarmızdan.
Dinin iç dinamikleri olan ibadetler yalnızca Allah'ın emri olduğu için eda edililir. Davranışları tashih etmek, hayra sevk etmek için değil. Zira kuran, ibadetlerin yanısıra insanları müstakil davranış bütünü olan salih amel işlemeye de mecbur eder. Bu sebeple İbadetler, ihlaslı şekilde eda edildiğinde tezahür edecek olan faziletler, ibadetin gayesi değil yalnızca tabii bir sonucu olabilir.
Unutulmaması gereken şudur: Hz Muhammed vahiy almadan önce Hira Mağarasında uzlet halindeydi. Vahiy onu şehre, yaşamın ortasına getirmiştir. Maddi şeylerden ve insanların içinden ayrılıp uzlete çekilme, İslam'ın ruhuna tamamen aykırıdır. İslam kişinin kendi yeteneklerini köreltmeyi değil onları geliştirmeyi ve insanın yararına kullanmayı emreder.
Din veya dinlerin gerçekliklerini sorgulamak için elimizde ölçütlerimiz vardır. Bu kriterlerin öne çıkarılarak İslam dahil bütün dinlerin gerçeklik- lerinin, etkinliklerinin ve mevcut halleriyle insanlığa ne tür katkıda bulunduklarının sorgulanması gerekir. Bu sorgulamada en temel kriter, bir dinin kendi mensupları dışındakilere yaşam alanı açan terim ve kavramlara sahip olup olmadığıdır. Bu kriteri yerine getiren din gerçek (Elmalılı Ham- di Yazır'ın ifadesiyle Hak Din), yerine getirmeyen ise dejenere edilmiş ve geleneğe dönüştürülmüş bir dindir.
Bu cihanda şifa yoktu gönlüme
Bahtım gülse ölüm bitse ağlasak
Âh edip inlesem deli gönlüme
Mâh cemâlim çıkıp gelse ağlasak
Çoktandır içimde bu viran şehir
Eli tutsa beni birleşse nehir
Yaban kalmış gibi içmişim zehir
Uzaklardan çıkıp gelse ağlasak
Anlatacak sözü unuttum oysa
Anlatsam n'ola karşımda yoksa
O taze açılmış bir gizi şansa
Eylül beklemeden gelse ağlasak
Yolcusun Han değil son olsun anla
Ziyan ettin ömrü bir küçük zanla
İşte gitti çoktan bitmez bir şanla
Şanı yele verip gelse ağlasak
Yakuphan
Hayal kurmanın sürece dahil ettiği yalanına inandıktan sonra, irademin çetin ızdıraplarla törpülendiğini gördüm. İnsan başlı başına bir hayal, yaşamak denilen bu dayatım ise bizatihi zulüm. Idealler, planlar, erdem denilen pek çok şey yaşamak arzusuna dönüşmediğinde yozlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu çözülme, yabancılaşma ne vakte kadar devam eder bilmiyorum fakat biliyorum ki sövdüğüm, kırdığım, hakimiyetim altına almaya çalıştığım her şey elimle yarattığım bir puttan ibaret. Zihnimde ve kalbimde kendine yer açan bu ilahlara tapınmayı reddediyorum.
Hiç incinmekten korktuğun için gülmek mecburiyetinde hissettin mi? Ya da düşündün mü? susmaya istidadının olduğunu fark ettiğinde, birdenbire eskiyen tüm sözlerin nerede yakılması gerektiğini. Hiç düşünülmemiş olanın hiç yaşanmamış olandan neden daha az acı verdiği hakkında bir fikrin var mı peki? Nesin sen? Anlatsana biraz.
Modern ve Postmodern Kıskacında nihayet matbaadan çıktı.
Gayem İslâm tefekkürünün zenginliğinden istifade ile üzerinde yaşadığımız zeminin felsefi temellerini kritikte bulunmaktı. Bu zeminin kritiğinde bir damlacık da olsa katkım olduysa ne mutlu bana.
Sa'y bizden, muvaffakiyet Allah'tan.
Eseri temin etmek isteyenler koklerkitap.com/urun/modern-ve-... adresinden yahut instagramdan Kudema Yayınevi hesabına mesaj atarak ulaşabilirler.