Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
39. yılında Maraş Alevi katliamı! Katliamın tanığı Birgül Sarıkaya anlatıyor:“Katliamdan bir iki hafta önce ise hava birden değişti. 10 Aralık’ta yani katliamdan 9 gün önce 25 yaşlarında iki kişi evimize geldi. Nüfus Müdürlüğünden sayım için geldiklerini söyleyip tüm kimlik bilgilerimizi aldılar. Çıkarken kapımıza boyayla kırmızı çarpı koydular. Bunu sorduğumuzda ‘Bu ev sayıldı, yeniden sayılmasın diye koyduk’ dediler. Olayların başladığı gün cami hoparlöründen ‘Alevilerin katli vaciptir, bir Alevi’yi öldürün 40 defa hacca gitmiş olur, komünistler Moskova’ya’ anonslarını duydum. Bir saat sonra evimize taşlar atılmaya başlandı. Pencereden baktığımda yüzlerce kişinin ellerinde silah, bıçak, saldırma, cop ve gaz bidonlarıyla evimizin içine girmeye çalıştıklarını gördüm. Camları kırıp içeri bidonla gaz döküp ateşe verdiler. O esnada hepimiz içerdeydik, ağlıyorduk, çok korkuyorduk. Babam bize sarılıp, ‘Çocuklarıma karışmayın, onların namuslarına dokunmayın bana ne yapıyorsanız yapın’ diye bağırmaya başladı. Tam o sırada birisi eve girerek babamı copla dövmeye ve küfürler etmeye başladı. Ardından eve doluştular. Biri pompalı tüfekle babamı önce karnından sonra kalbinden vurdu. Annem üstüne kapanmak isteyince onun da gözüne saçmalı tüfekle ateş ettiler. Kör oldu zaten annem daha sonra. “
Maraş Alevi katliamı... 16 yaşında kazanda yakılarak katledilen Ali'yi unutma!!! Maraş Alevi katliamında 16 yaşındaki kardeşi Ali Tras'ı kaybeden ablası Ayşe Tras'ın anlattıkları: "O gün bizim mahalleye başlayan saldırıdan sonra annem beni, kız kardeşimi ve erkek kardeşim Ali’yi daha güvenilir olur diye Kara Maraş mahallesinde bulunan
Reklam
Maraş Alevi katliamı... 'Hamileyim, bari beni öldürmeyin' "Esma Suna’nın doğumuna az kalmıştır. Saldırganlar Suna ailesinin evini silahlarla ateş altına alırlar, evin içine patlayıcı madde ve benzinli paçavralar atarlar. Sonra evin kapılarını kazma ve baltalarla kırarak içeriye giren faşistler, evde bulanan Fidan, Ali, Fikri ve Mehmet Suna ile Musa Funda’yı kurşuna dizerler. Fazlı ile Elif Suna da sopa ve satırlarla ağır yaralanır ve öldü diye bırakılır. Esma Suna, “Kocamı, kardeşlerimi öldürdünüz bari beni öldürmeyin hamileyim” diye yalvarır. Sopa ve satır ve şiş darbelerinden o da nasibini alır. Karnındaki bebeği kurtarmak için can havliyle sokağa fırlar. Ancak arkasından bu kez ateş ederek Esma’yı yere düşürürler. Öldü sanılarak bırakılır. Bir komşusu Esma gelini sırtlayarak Devlet Hastanesi’ne götürmeyi başarır. Doktorlar Esma’nın yaralarının ağır olduğunu görür ve “bari bebeği kurtaralım” diye sezaryenle bebeği çıkartılar. Operasyon sırasında doktorlar gözyaşlarını tutamaz. Zira annesinin karnına aldığı darbeler nedeniyle bebek de annesi gibi ölmüştür."
1978 Maraş Katliamı
O dönem ana muhalefette olan Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, meşhur "Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" sözünü Maraş katliamı üzerine söylemiş, gazeteci Uğur Mumcu bu sözleri "Demirel'in insanlığını anlamak için bu sözler yeter. Böyle bir siyasetçiye ne dünya tarihinde ne Türkiye'de rastlanmıştır" diye değerlendirmişti.
112 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
İnsanı derinden etkileyen kısa kısa hikayelerden oluşan kitap 1978 yılı Kahramanmaraş olaylarını, o günleri yaşayan çoğu kadın kahramanların dilinden anlatıyor. Oldukça sarstı beni. Maraş Katliamı, 19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen Alevi vatandaşlarımıza yönelik katliam. Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 120 insan öldürüldü. Din adına yapılan bu katliamı hangi din kabul eder? Bizler bu topraklar üzerinde yüzyıllardır birlikte kardeşçe yaşamadık mı? Bizler "yaradılanı severim Yaradandan ötürü" düsturu ile büyümedik mi? İnsanın gözü nasıl döner de din adına Allah'ın asla kabul etmeyeceği böyle bir sapkınlığın içinde yer alır. İnanın aklım almadı. Biz ki "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen bir peygamberin ümmeti isek komşu komşuya nasıl kıydı? Yaşananların üzerinden onca yıl geçmesine rağmen zulüm unutulmuyor sevgili dostlar. Sonuç olarak hepimize şu dünyadan bir avuç toprak kalacak altına girmek için. Kardeş gibi yaşamak varken kimler neden bizi birbirimize düşürmüş? Bu oyunlar hep oynandı bundan sonra da oynanacak maalesef. Bize düşen sadece sağduyulu olmak. O günleri merak edenler varsa her ne kadar kurgu da olsa yaşananlara dair fikir veriyor İnci Aral kitabı Kıran Resimleri'nde. İnci Aral ile yıllar önce Gaziantep'te tanıştım. Muhabirlik yaptığım dönemdi. Uzunca bir röportajın ardından sohbet etme imkanı da bulmuştum. Yazara hayranlığım o dönemden kalmadır.
Kıran Resimleri
Kıran Resimleriİnci Aral · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2012274 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Durkheim insanda homo-dublex bir yapının olduğunu belirtiyordu. Yani ikili yapı güzel ve çirkinin bir arada bulunma halidir. Erbil bu ikili yapının ikisini de yadsımaz ve eserlerinde incelikle işler. Üç başlı ejderha iki bölümden oluşan ve ilk bölümde Roma, Bizans ve Osmanlı katmanlarının birbirine geçmiş özelliklerini yansıtır. Üç Başlı Ejderha, İstanbul'un en eski Yunan sütunudur. Sütun, üç yılanın birbirine dolanmasından oluşan bir iç içe geçmiş halidir. Erbil yaşadığı medeniyet ekseninde , uygarlık adına başarısız olduğunu Maraş katliamı ile bize gösterir. İkinci bölümde bir kötülüğün denemesi ile insanın iç dünyasının en derinliklerine bizi davet eder Necmiye Alpay'ın yazısından : Sanıyorum, “Bir Kötülük Denemesi”ni bir Ece Ayhan eleştirisi gibi okumak, olabilecek en ilkel edebiyat okumalarından biridir. Her şey bir yana, metnin her uğrağında, gerçeklik ile anlatılanlar arasında ince bir pay, bir aralık bırakılmıştır.
Üç Başlı Ejderha
Üç Başlı EjderhaLeyla Erbil · İş Bankası Kültür Yayınları · 2012475 okunma
243 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.