Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Bakış görülebilir. Peki, dinleme duyulabilir, hissedilebilir mi?”
Sayfa 13 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Akraba ziyaretinden sonra ben
Köksüz olmaktan gayet mutluydum. Çünkü köklerin benim üzerimdeki nüfusundan korkuyordum. Onları defetmek istiyordum.
Sayfa 49 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Reklam
Faşist değilim ama demokrasinin bize getirdiği de hiç rasyonel değil. Sırf yaşamak için hala çalışmak zorunda olmamız utanç verici. Var olmak için çalışmak zorunda olmamız, bu gerçekten utanç verici. Marcel Duchamp/Nude Descending a staircase (Merdivenlerden İnen Nü)
Kavgada söylenir
Bekârların gerçek bir kişiliği yoktur. Hepsi içi boş bir kıyafetten, Havagazı ile şişen boş birer parçadan ibarettir.
“Anti-“ kelimesine karşıyım, çünkü “inananla” kıyaslanan “ ateiste” benziyor bir nebze. Bir ateist aşağı yukarı bir inanan kadar dindardır ve bir anti-sanatçı da aşağı yukarı bir “ sanatçı” kadar sanatkârdır…
Sayfa 24 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Reklam
İçerik / Zaman ve Mekân
“sanat yapmakta değil, görmektedir.” - Marcel Duchamp
Sayfa 20 - Say YayınlarıKitabı okudu
Faşist değilim ama demokrasinin bize getirdiği de hiç rasyonel değil. […] Sırf yaşamak için hala çalışmak zorunda olmamız utanç verici[…] .Var olmak için çalışmak zorunda olmamız; bu gerçekten de utanç verici.
Sayfa 19 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Marx devrimlerin dünya tarihinin lokomotifi olduğunu söyledi. Ama belki de onlar başka bir şeydir. Belki de devrimler bu trende seyahat eden insanlığın imdat frenini çekme eylemidir.
Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Marx’a göre mülkiyet nesneleşmiş işten başka bir şey değildir.
Sayfa 13 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Reklam
Hiçbir sürpriz içermeyen bir buluşma diyebilirim buna, kayıtsızlığın kısır zamanında bir buluşma. Aslında hazır-yapıt sadece diyalektik bir oyun olmakla kalmıyor, aynı zamanda çileci bir uygulama, bir tür arınma yolu. Gizemcilerin uygulamalarından farkı ise kutsal güçle birleşmeyi ya da ilahi gerçek üzerine düşüncelere dalmayı amaçlamıyor olmasıdır: Randevuya gelecek kimse yok, amaç da düşüncelere dalmamak.” Hazır-yapıtın zihinde yerleştiği yer bir boşluktan ibarettir: “İçinde hiçbir şişenin bulunmadığı ve artık gözün hiç ilişmediği ama var olduğu bilinen, baş çevrilerek bakılabilen bir nesneye dönüşen ve varoluşu benim bir gün yaptığım bir jestle belirlenen şişe rafı... Kendi üzerine geri dönen ve kendini yalanlayan bir nihilizm: Bir hiçliği tahta oturtmak ve o tahta oturduğu an itibariyle hem onu hem de kendini yadsımak. Bu sanatsal bir hareket değil, içsel bir özgürleşme hareketinin icadı­dır. Kusursuz Bilgeliğin Büyük Sutrasında her birimizin Bodhisattva’nın mutluluğuna erişmek için çaba harcamamız gerektiği söylenir, hem de Bodhisattva’nın hiçlik, boş bir isim olduğunu bile bile. Duchamp’ın kayıtsızlığın güzelliği dediği de budur işte. Başka bir deyişle: Özgürlük.
“Görünmez olan, ne karanlık ne de gizemlidir; şeffaftır...”
Sayfa 15 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Tek bir şair, tek bir ressam ya da besteci modernizmin “tek yaratıcısı” olduğunu iddia edemez. Ama bu rol için en makul aday Charles Baudelaire’dir. Modernizmin tarihi için —Marcel Duchamp, Virginia Woolf, Igor Stravinsky, Orson Welles gibi seçilmiş birkaçıyla birlikte— kesinlikle vazgeçilmezdir.
Sayfa 57 - Everest
Sermayedarların yumuşak karnı Tembellik
Tembellik “ işin” asli yapılarının altını oyarak sadece “ Üretici” kimliğini tahrip etmekle kalmaz, cinsel kimlikleri de fes eder. Netice itibarıyla bizzat modernliğin antropolojisi – özne ve birey “ erkek”, “ erkeğin” özgürlüğü ve evrenselliği– sorgulanır.
Sayfa 12 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Benedictine şişesinin “ağırlığı gönül indirme nedeniyle aşağı indiği sırada, yukarı çıkışına oranla daha büyüktür.” Yoğunluğu “sürekli değişmektedir, metallerinki gibi sabit değildir.” Benedictine şişesinin bu özelliğini ancak felsefi olarak nitelendire­biliriz. Yoğunluğu değişkenlik gösterir ve bu nedenle “kayıtsızlığın verdiği özgürlüğü ifade eder.” Yatay ilişkilerin hüküm sürdüğü bir dünyada özenebileceğimiz tek özgürlük de budur.
197 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.