Kitap çok akıcı ve hayacanlıydı benim için, buradaki doktorun aslında bir kadına karşı saf sevgisinden çok içinde bulunduğu durumdan dolayı psikolojik olarak açlık hissetmesine bağlıyorum. Demek istediğim şey şudur; doktor yıllardır kendi yaşam tarzından uzak, kendi milletinden, devletinden uzak ormanın içinde 7 yıl yaşamış üstüne üstlük o bölgenin kalabalık insanından da uzak ıssız bir bölgede. Zaten psikolojik olarak orada birisini istiyor, kendinden birini ,beyaz bir insanı istiyor, buna aç… Bu kişinin bir kadın olması onun duygularını, dürtülerini iki katına çıkarıyor, kadını arzuluyor fakat bu kadının ona karşı kayıtsızlığı ve başkaldırısı, doktorun sevdiği bir davranış biçimi, bir yandan yıllardır içinde beslediği arzularına cevap bulamamasının verdiği öfke, diğer yandan ise ona muhtaç oluşu resmen doktoru Amok Koşucusu haline getiriyor. Düşünmeden hareketlerinin, sebebi doyurulmayı bekleyen o dürtülerinin açığa çıkmış olması, diğer yandan doktor olmasının verdiği yüksek sorumluluklar ve insan hayatını kurtarmanın söz konusu, onu diğer bir yönden baskılıyor. Yıllar içerisinde “kendilik oluşumunun” zedelenmiş olması ile zaten kötü bir duygudurumuna sahip birde böyle bir olayın içine düşmesi, ona bütün benliğinin ihtiyaçlarını ve emellerini, kendi yaşantısını adeta unutturarak tek bir görev hali bırakıyor; sonuna kadar kadının sırrını götürmek ve görevini tamamlamak. Belki de bu görev duygusu, yıllardır kendini işe yaramaz hissederken ilk defa ona bir heyecan yaşatıyor, bir amaç veriyor, bir şey uğruna yaşamak ve sonu ölümde olsa bir işe yaramak…