Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geceye Naçizane Bir Şiir
Yağmurlar yağdı çorak topraklarıma Tohumlar ektim umuduma Göneş açtım hayallerime Filizlensin diye yüreğimdeki umutlar Yıllar koyduk üst üste takvim yaprağı gibi Dağlar aştık, Yollar geçtik arşın arşın Memleket memleket dolaştık karış karış Filizlensin diye yüreğimizdeki umutlar Gündüzleri kendimle savaştım Geceleri sana yenik düştüm Duvarlara, Tavana gözlerini çizdim Filizlensin diye yüreğimdeki umutlar Artık durmalıyız bir handa bir molada Duygularımızı doyurmalıyız Meyletmesinler diye ayrılığa Beslemeliyiz en kutsalından en iyisine Filizlensin diye yüreğimizdeki umutlar recep_y21
Psikolojide merhamet yorgunluğu diye bir tabir var. Tam olarak kalbimize acı veren, vicdanımızı sızlatan şeylere çok maruz kalmaktan bir süre sonra duyarsızlaşmayı anlatıyor. Dünya öyle bir memleket haline geldi ki sanki hepimizde bir merhamet yorgunluğu bırakmış haberimiz yok.
Reklam
Cenaze evinde yemek
Taziyeevinde, elinde pilav tabağıyla “Pardon, karabiber var mı acaba?” diye soran birisini anlatmışlardı. Garipsemiş ve şaşırmıştım. Sonra bununla ilgili bir twit attım. Meğer nasıl kanayan bir yaraya parmak basmışım. Kan revan içinde kaldım. Ne yorumlar, ne hikâyeler... Annesinin vefat ettiği gün mutfakta saatlerce Türk kahvesi pişirenler…
Şehr-i İstanbul da son gün ben gidiyorum diye memleket bile ağlıyor 🥹 günaydın musmutlu bir gün diliyorum canlar ☺️☕️
"Bu burçlar falan var ya, astroloji yani prensip olarak çok saçma bir defa. İnsanın kişiliğini doğum tarihinden anlayamazsın, hele geleceğini tahmin etmek doğum tarihi ile olacak şey değil. O nasıl olur biliyor musun? Doğum yeriyle. İnsanın geleceğini de kişiliğini de doğum yeri belirler. Esasında bu burçları doğum yerine göre ayarlamaları lazım. Bak insanın doğum yerine göre bir kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. Sonuçta Trablusgarp'ta, Paşaver'de ya da Angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. Eh Toronto'da, Oslo'da, Tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli.Bizim Anadolu insanı bunu bilir mesela, onun için yeni tanıştığı bir kişiye burcun ne diye sormaz, memleket nere diye sorar."
Kalkamadık. Bundandır ki düştüğümüz yeri memleket kıldık.
Reklam
Köy Enstitüleri üzerine yazılan kitaplar.
1. Adıyaman Süleyman: Okul Uygulama Bahçeleri • Kendi Yayını 4. Bası 1963 2. Ağanoğlu Halit: Köy Enstitüleri Yolunda • İstanbul, 1949-A Sait Basımevi 3. Akalın Bedri: Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi Klavuzu • İstanbul, 1945-Milli Eğitim Basımevi 4. Akın Galip: Tonguç'un Kır Çiçekleri • Güldikeni Yayınları -
Öykü Konusunda Tavsiyeler
Son zamanlarda öykü konusunda tavsiye vermemi isteyen epey mesajla karşılaşıyorum. Zamanında bende - #17244229 - sormuştum. O günden bugüne epey zaman geçti. Tavsiye edilen birçok kitabı okumaya çalıştım. Ayrıca bunun dışında da rast geldiğim öykücüleri okumaya gayret gösterdim. Bu yazım kesinlikle ukalalık olarak
"Erkek kız çocuklarımızın, aynı şekilde öğrenim görebilmesi mühimdir. Memleket evlâdı, iktisadî hayatta faal, etkili ve başarılı olacak şekilde donatılmalıdır. Millî ahlâkımızla, medenî esaslarla ve hür fikirlerle yetiştirilmelidir. Baskı ve korkudan doğan sözde ahlâk; bir erdem olmadığı gibi, güvenilmezdir."
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyet, mucizedir
29 Ekim 1923 sabahı… Nüfus 13 milyondu, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu, postane yoktu, dükkan yoktu. 30 bin köyde, yani her dört köyün üçünde cami yoktu. Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı, karasaban vardı. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu, ekmeklik un bile ithaldi, pirinç ithaldi,
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.