Charlotte kuralı
Charlotte, Paris’te yaşayan çok güzel bir kızdır. O kadar
güzeldir ki, san saçlan şelaleler gibi omuzlarından kollan-
na dökülür. Boyu upuzun, bacaklan upuzundur. Bir reklam
ajansında, müşteri temsilcisi olarak çalışır, iyi para kaza
nır. Ailesi çok varlıklıdır hatta. Geçen yaz, Güney Fransa’da
ki malikânelerini, Brad
" Bu öyle bir 'şey'dir ki kıskanır bazı olayları. Evlenmeyi kıskanır. Belli etmez tabii. Başından geçenleri başkalarına anlatmanı da kıskanır. Akşam, evine yorgun dönersin. Karına anlatacağın bir sürü olay birikmiştir; içinde bir takım duygular gelişmiştir. Anlatmaya başlarsın. Birden, içinden bir duraklama duyarsın. 'Şey' engel olur sana; söyleme onu, der. Her şey'i anlatma. Belki sözlerinin arasında, farkında olmadan beni ele verirsin. Belik anlar; insan bu, bilinmez. Sen gene dikkat et; her 'şey'i ayrıntılı anlatma o kadar. Bütün 'şey' ayrıntılarda değil midir zaden? Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? Başkalarına anlatamadıklarınla beslenir, varlığını sürdürür herhalde. Başkalarından saklandıklarınla gelişir. Fakat, her zaman güvenebilirsin ona.Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der. Üzülme, der; her şeyini kaybetmedin: ben varım. Belli etme zayıflığını; bunu da atlatırız. "
21.Yüzyıl Başları/Çöl
"Senin anlıycağın yaşarken çok acı çekti rahmetli.”
"Sonra n'oldu?”
"İkon oldu. Dergiye kapak oldu, tişört oldu, telefon kabı oldu. Kendine dikkat et Bıdık, farklısın valla hiç acımazlar ikon ederler
seni de yakaladıkları yerde.
Daha n'olduğunu anlayamadan telefon kabı olarak bulursun kendini ona