Bazen özellikle geceleri otururken aniden kendimi,odamı,adımı… yadırgıyorum.
Bir yabancılık,adeta tamamı ile hikâye okur gibi bir his duyuyorum,ama okuyanı tanımıyorum.Kapıya,eşyalara… bakıyorum;hepsi tanıdık ama başka bir şeyin dekoru gibi geliyor.Adımı tekrarlayıp duruyorum ve sanki kendimi her şey bitmiş de kendi geçici kimliği, geçici mekanı,güdük eşyaları ile hükmü bekler buluyorum.O zaman kendime baktığımda bomboş bir uzantı,evet,kendimi önümde uzanmış bir boşluk olarak görüyorum.Ve hem bu bitişten sanki memnun ama bitenin ne olduğunu dahi sezemeyecek kadar silik ve kimliksiz görüyorum.Gözlerime yaşlar hücum ediyor,onların her birinden ayrı ayrı utanıyorum.
Müzikten duyduğum ıstırap acaba onu anlamamak ya da yanlış anlamaktan mı diye çok düşündüm.Zira yaşamaktan duyduğum ıstırap da sanki biraz yaşayamamaktan gibiydi.Ya da onu görememekten,dışarıda kalmaktan,ayrı olmaktan ve onun mevcudiyetini hep hissedip kabul görmemekten.
Bana yaklaştı.Kendimi,sözlerimi,vehimli düşüncelerimi,günlerimi,hep midemde,içimde bir yerlerde duyduğum sürekli yanmayı,kendim olarak yaşadığım ağrılı olma halini ister istemez bütün olarak gördüm,kütle halinde gördüm.