beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsın,
- Zaten, diye ekledi Niklausse, kent uzun bir süre daha aydınlatmadan yoksun kalamaz.
- Oysa, dedi doktor, sekiz ya da dokuz yüz yıldır bekleyen bir kent bu...
Sayfa 28 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
-Durumu nasıl doktor?
-Hastanız çok hasta.
-Neyi var?
-Her şeyi var ve hiçbir şeyi yok. Bu adam kesinlikle çok sevdiği birini kaybetmiş. İnsanlar bu yüzden ölebilirler.
Sayfa 803 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları-2.CiltKitabı okudu
...dışardan bakıldığında herkes kusursuz, bir çakıl taşı kadar parlak, ölçülü, ağırbaşlı ve büyükannem kadar erdemli! Oysa vicdanlarının derinliklerinde parmaklarına sümküren bir sığırtmacı bile ürkütecek lağımlar, çirkef kuyuları var.
Sayfa 715 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları-2.CiltKitabı okudu
hiç umutları yoktu, ama umutsuzlukları vardı. Umutsuzluk bazen Vergilius'un dediği gibi zaferi getiren son silahtı. En olağanüstü çözümler en garip kararlardan çıkar.
Sayfa 542 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları-2.CiltKitabı okudu
İnsanlar aslında aydınlıktakiler ve karanlıktakiler olarak ikiye ayrılır.
Karanlıktakilerin sayısını azaltıp, aydınlıktakilerin sayısını çoğaltmak, işte hedef budur. Bu yüzden "Bilgi!", "Bilim!" diye bağırıyoruz. Okumayı öğrenmek ışığı yakmaktır; tüm hecelemeler kıvılcımlardır.
Sayfa 299 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları-2.CiltKitabı okudu