Onun suçu değil, dedi. Ah, evet dedi Lex, neredeyse bizi yiyordu ve bu onun suçu değil. O bir etobur. Sadece yapması gerekeni yapıyordu.
Michael Crichton, Jurassic Park
Bir sürüngenin bilinçli seçim yapmak gibi bir seçeneği yoktur. Sürüngenlerin her davranışı, her hareketi içgüdüseldir. Yiyecek, sığınak ve üremek için uygun bir eş arayışını yöneten yalnız ve yalnız içgüdülerdir. Tüm savunma stratejileri gene- tik olarak, ilkel ve son derece etkili beyinde programlanmış bulunmaktadırlar. Bu davranışlar sürüngenin kontrol edeme- diği ritmik döngülerin bir parçasıdır. Yaşama dair bu ritüeller, yüz milyonlarca yıldan beri yıl be yıl, mevsim be mevsim, günbegün tekrarlanmışlardır. Neden? Çünkü işe yararlar.
Böcek bir kütüğün üstünde güneşin tadını çıkararak ker- tenkeleye doğru ilerler. Kertenkele dilini üzerine şaklatır ve böcek yok olur. Kertenkele aç olup olmadığını dert etmekten vazgeçmez. Böceğin yenilecek kadar temiz olup olmadığına dair bir soru işareti yoktur. Günlük kalori oranına uygun olup olmadığına takılan da yoktur. Sadece onu yemiştir. Tıpkı uyuduğu, ürediği, kaçtığı, donduğu, savaştığı ve benzerleriyle ilgili yaptıkları gibi. Içgüdülerle yönetilen hayat yalındır. Ker- tenkelenin hatırlaması gereken bir şey yoktur, plan yapması gerekmez, öğreneceği bir şey de yoktur içgüdüler hepsini halleder.
Ne demişti yazar Michael Crichton, “ Eğer tarihinizi bilmiyorsanız, hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir. Bir ağaçtan kopup geldiğini bile bilmeyen bir yapraktan farksızdır. ”
“Taking dinosaurs off this island is the worst idea in the long, sad history of bad ideas. And, uh, I'm gonna be there when you learn that.” Dr.Ian Malcolm
Bilimsel teknolojideki büyük ilerlemeler, bir imparatorun yaşayan dinozorlarla dolu bir ada yaratmasını mümkün kıldı. John Hammond, iki torunuyla birlikte dört kişiyi Jurassic Park'a kendisine katılmaya davet etti. Ama her şey planlandığı gibi gidecek mi? Bir park çalışanı dinozor embriyolarını çalmaya çalışır, kritik güvenlik sistemleri kapatılır ve dinozorların adada özgürce dolaştığı bir hayatta kalma yarışına dönüşür.
Aksiyonu, gerilimi, entrikası yüksek okuduğum en güzel korsan romanlarından biri olduğunu söyleyebilirim. Denize ve denizciliğe doyuruyor insanı. Eserde her şey yerli yerinde ve tam kıvamındaydı diyebilirim. Sadece okurken korsanlığı, korsanları sevimli ve iyi bir şeymiş göstermesi açıkçası bende bir soru işareti oluşturdu. Ama geldikleri son noktada her bir karakterin hazin sonları ile ilgili bilgiler olması gerektiği gibi oldu sonucunu oluşturdu.