Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küba

Dikenli bir tele benzettiğim cevabım boğazımı yırtarak çıkacaktı ağzımdan.Sonra insan omzunun bir santimetrelik bir düşüşle sahibini nasıl yerle bir ettiğini izleyecektim.
Reklam
Ölümün o müthiş ihtişamını birtakım ziyaretler, perdeler ya da sofraya konulacak mersin balıkları düzeyine indirmeleri ne acıydı!
Yüzü bütün ölülerde olduğu gibi güzel, daha da önemlisi yaşarken olduğundan daha anlamlıydı. Yüzünde gereken her şey yapıldı, hem de tam gerektiği gibi yapıldı gibi bir ifade vardı.Öte yandan yaşayanlara yönelik sitem ya da kırgınlık içeren bir ihtar da vardı bu yüzde.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan bir mandalina bahçesinin ortasındaki tek göz bir taş evde yaşarken gezegendeki en akıllı canlı olduğunu iddia etmeye çekiniyor cidden. Mevsim dediğimiz şeyin hayatın tamamına bunca hükmettiği bir dünyada etrafında biteviye değişip dönüşen doğanın bir parçası olmaktan başka çaren yok.Kırlangıçların da senin kadar s öz hakkı var.Onlarla savaşırsan kaybedersin.Kural basit.Doğanın bir parçası ol ve sadece yaşa.
Altı çizilecek cilalı cümlelerden değil ama, kendi halinde bir cümle.Bir tek sen cımbızlarsın onu kitabın kalabalığından.Sırf sana bir şey anlatır o cümle.Başka herkese susar.
Reklam
En çok buna tutulmuştum sende, benim gibi hayatındaki her santimi hesaplayan ve o hesapları şu kadarcık olsun şaşmayan, her şeyi herkesten önce düşünen, kendini dünyanın en akıllısı sanan bir kadının da aklına gelmeyecek şeyler olduğunu göstermiştin bana.Senin olduğun yerde en güçlü, en akıllı ben değildim. Her şeyi tek başına halletmeye dünden razı biri olarak ben hallederim cümlesini duymanın insana nasıl büyük bir ferahlık verdiğini ilk kez sayende öğrenmiştim.
Deniz kenarında bir bardak çayın iyi gelmeyeceği şey yoktu.
Anneden kızına yeraltı suları akıyordu. Kadından kadına akan incecik nehirler erkekler görmüyordu o nehirleri. Bir tek sen, birgün aniden, annene ait olanların yıllarca akıp en nihayetinde kıyında biriktirdiği alüvyonu gördüğünde anlayacaktın bunu.Önce çok şaşırıp sonra sevinecektin bir şeyin devamı, geride kalanı,bir şeyin birikeni olduğuna..
Kendini birgün ağzından annen konuşurken yakaladığında, mağazanın aynasında sırtındaki o tanıdık kamburu gördüğünde, mutfak dolabını açıp da biriktirdiğin yoğurt kapları üzerine devrildiğinde, iki kaşının ortası aynı onunki gibi kırıştığında, annenin gülme çizgileri yüzünün aynı yerlerine çizildiğinde bir zamanlar sıkıca tutunduğun ona benzemediğin iddiasını alıp gömecektin tarihin sayfalarına..
Az görüşen bi anne kız gibiydiler. Aralarındaki o bilindik anne kız gerginliği sönmüş sanki kız uzaktayken, evleri ayırınca dişil öfkeleri durulmuş,daha geniş bir saksıya alınmış gibi çiçek açmış ilişkileri,ferahlamışlar.
Reklam
Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, o artık iyilik değildir; eğer iyiliğin bir sonucu, yani ödülü varsa yine iyilik değildir.Demek ki iyilik, neden ve sonuç zincirinin dışındadır.
“Diğerlerinin keyfini kaçırmamak ve bir şekilde zaman geçirmek için biraz dinlendikten sonra yeniden katıldı ve eğleniyormuş gibi yaptı.Bu günün tamamı ona hep bir tiyatroda kendisinden daha iyi oyuncularla birlikte oynuyormuş ve kötü oyunuyla herşeyi bozuyormuş gibi geldi.” Çağımızın sıkça yaşadığımız kesitlerinden biri Tolstoy’ un kaleminden..
Genellikle iyi bir eğitim almış insanların yaşamı her yanından kuşatan bütün karmaşık ve çözümlenemez sorunlar konusunda davrandıkları gibi davranıyor,imalı sözlerden ve tatsız sorulardan kaçınarak terbiye sınırları içinde kalıyorlardı.Durumun önemini ve anlamını tam olarak anladıkları görüntüsü yaratıyorlar, bu durumu kabul ve hatta takdir ediyorlar, ama bütün bunları açıklamayı yersiz ve gereksiz sayıyorlardı.
İnsanoğlu böyle geçicidir.Kendi varlığına en çok inandığı,sevdiklerinin anılarında ve kalplerinde derin izler bıraktığını sandığı yerlerde bile hızla silinip gider.
Kimse bize içimizde olmayan bir sevgiyi neşeyi coşkuyu ya da sevinci veremiyor.Ben de içten içe ne kadar canlı duygulara sahip olsam da buna inanmayan birini mutlu edemem.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.