Abdurrahim Karakoç Der Ki;
"Çok sevdim, çok sevdi, nasip değilmiş, olmadı. O bir şehirde yaşardı, ben bir şehirde yaşardım. O bana mektuplar yazardı. Ben ona mektup yazamazdım. Ayıptır, elin kızının evine mektup mu gönderilirmiş? Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı; ben o gazeteye şiirler yazar, gönderirdim. O gazeteyi okuyan herkes onları şiir diye okurdu, bilmezlerdi ki onlar Mihriban'a mektuptur. Onu sadece Mihriban bilirdi."
Sayfa 28 - PdfKitabı okudu
Ben nice çirkinlikler gördüm, bilemezsin. Bir kardeşim ölmüştü küçükken. Aramızda birkaç yaş vardı. Minicik vücudunun bir tahta kutuya konduğunu gördüm. Sonra toprakta yeni açılmış bir çukura gömdüler o kutuyu. Bir yığın sorularla doldu küçük başım. Çocuk ruhumun derinlerinde bir isyan filizlendi. Ölümün çirkinliğini ilk anladığım gündü o. İrademiz dışında geldiğimiz bir dünyadan böyle apansız gidivermenin ne kadar gülünç oldugunu düşündüm bir zaman.
Reklam
Şimdi bir serçe kadar yalnızım işte. Kolum kanadım kırık senden uzakta.
O kadar ince ki...
"O bana mektup yazardı, ben ona yazamazdım. Elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı, ben o gazeteye şiirler yazardım. Herkes şiir diye okurdu ama, Mihriban bilirdi ki kendineydi o mektuplar."
Aşkın aşk olduğu zamanlar
Rahmetli Abdürrahim Karakoç anlatmıştı, Mihriban meselesinden bahsederken: "Çok sevdim, çok sevdi, nasip değilmiş, olmadı. O bir şehirde yaşardı, ben bir şehirde yaşardım. O bana mektuplar yazardı. Ben ona mektup yazamazdım. Ayıptır, elin kızının evine mektup mu gönderilirmiş? Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı; ben o gazeteye şiirler yazar, gönderirdim. O gazeteyi okuyan herkes onları şiir diye okurdu, bilmezlerdi ki onlar Mihriban'a mektuptur. Onu sadece Mihriban bilirdi."
Bir gün her şey düzelecek, evet buna inanıyorum bir gün her şey düzelecek.
Reklam
162 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.