Zamansız doğmuş insanlar vardır; ülkesiz,sınıfsız ve geleneksiz doğmuş insanlar vardır.Yaşamı tek başına sürdürmeyi seçenler değil tam olarak; sürgünler,gönüllü sürgünler.Bunlar her zaman da duygusal değildir:belirli bir şey ait değildirler yalnızca-yani hiçbir yere ait değildirler.
” –Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor.Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım?
–Yok.
–Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size: “Nasıl?” , Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Kelimeler… Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.”