Ormana nasıl bağırırsan öyle yankı yapar. Bunu bize daha çocukken söylemişlerdi. Bunu zaten biliyoruz; ama buna inananlar yalnızca birkaç mutlu kişi. Çünkü mutsuzluğumuzun yaratıcısı olduğumuzu anlamakla kalmaz, mutluluğumuzu da kendimiz yaratabiliriz.
Ahmak olmasına ahmaktır; bunun aksini iddia edecek değilim, fakat normal adamın ahmak olması gerekmediği ne mâlum? Belki bu halin kendine göre güzelliği bile vardır.
Aynı ermiş huzuruyla cehennemdeki hayatı en küçük ayrıntısına kadar resmederler; sanki ölüler diyarına gidip de ömürlerinin birkaç yılını orada geçirmişler.
Eh artık biliyorsunuz: Her biten otun bir yiyen tutkunu olur ya da tam tersine: Ne kadar rezalet o kadar alkış. Kifayetsiz zümre her daim çoğunluğu oluşturur. Neden? Çünkü -dediğim gibi- insanların çoğu ahmaklığa iman eder gönülden.
Ben de diyorum ki bir dürtü olmadıkça hayat karanlıktır gerçekten ve bilgi olmadıkça tüm dürtüler kördür. İş olmadıkça tüm bilgiler boşunadır ve aşk olmadıkça tüm işler boştur...
Günleriniz dertsiz, geceleriniz eksiksiz ve hüzünsüz olduğu zaman değil. Tam tersine, bütün bunlar yaşamınızı kuşatmışken, çıplak ve tüm bağlardan kurtulmuş olarak hepsinin üzerine yükseldiğiniz zaman özgürsünüz gerçekten.