Yıl 1893. Güney Afrika'dayız. Pretoria'ya giden trenin birinci mevki kompartimanında genç bir adam var. Hukuk tahsilini Londra'da yapmış. Etrafındakilerden saygı görmeye alışık vakur ve içine kapalı bir genç. Hintliden çok Avrupalı Milliyetini gösteren yalnız başındaki sarıkla, derisinin rengi. Bu sakin delikanlıyı yakasından yakalayıp tarihin girdabına fırlatan, bir kondüktör'ün eli. Esmer olduğu için trenden atılan genç avukat mezelletin (alçalma) ne olduğunu o yolculukta öğrendi. Tokatlandı, tekmelendi, otellerden kovuldu. Acılar eritti o elmasın cürufunu. Bir vicdanla bir imparatorluk arasındaki cenk o gün başladı. Bir yanda, dövüşmekten çok dua etmek için yaratılmış narin Mohandas... Ötede, topları tüfekleriyle koca bir imparatorluk. Ve elliyedi yıl süren kavga. Mohandas politikayı ulvileştiren adamdır. "İnsanlığı bir boğa yılanı gibi kıskıvrak saran" politikadan, hiçbir zaman hoşlanmamıştır Gandi.