Hayatları elim bir olayla paramparça olan iki çocuk Suna ve Emel , aileleri ve kopuşlar , kavuşmalar…
Çocuk Suna , yirmilerinde Emel , olgunluğa merdiven dayamış Ömer ‘in kendi bakış açıları ile anlattıkları öyküleri onların dünyalarını keşistirirken , yaşadıkları dönemlerinde ayrıntılarını görsel olarak okuyucuya yansıtıyorlar.
1956’dan başlayıp , sonra seksenlere daha sonra da günümüze yaklaşarak aslında tarihselde bir akış sunuyor kitap.
Anlatımı samimi , duygular buruk bir tat bırakan hüzünde , zaman zaman kendi ile dalga geçen kara mizahın derinliğinde karakterler ve işte ANKARA MOM AMOUR!