Ama yardım gelmeden önce, yavaşça, başlangıçta fark edilmez bir şekilde, Phaedrus'un tüm bilinci ayrılmaya başlar... erimek ve sönmek üzere. Ve giderek, artık ne olacağını merak etmez. Ne olacağını bilmektedir; ve ailesi için, kendisi için ve dünya için gözyaşları döker. Eski bir Hıristiyan ilahisinden bir parça gelir ve takılır kalır. "Bu ıssız vadiyi aşmalısın." Bu onu ileriye götürmektedir. "Tek başına aşmalısın onu." Montana'ya ait bir westem ilahisi gibidir.
"Başka kimse senin için aşamaz onu" der ilahi. Sanki bunun ötesinde bir şeyler söylüyor gibidir. "Tek başına aşmalısın onu." Issız bir vadiyi aşar, mitosun dışına, sanki bir düşten uyanır gibi çıkar; tüm bilincinin, mitosun bir düş ve başkasının değil kendinin düşü, artık kendinin çabasıyla ayakta duracak bir düş olduğunu görür. Sonra "O" bile yok olur ve yalnızca içinde kendisiyle, kendi düşü kalır. Ve uğruna o kıyasıya dövüştüğü, kendini feda ettiği, asla ihanet etmediği, ama hiçbir zaman bir kez olsun anlaşılmamış Nitelik, arerê, bu kez kendini ona açıkça gösterir ve ruhu huzura kavuşur.
Bu yalnızlığı çok daha fazla görüyoruz şimdi. Öyle bir paradoks ki en büyük yalnızlığa insanların en kalabalık ve sıkışık olduğu, Doğu'nun ve Batı'nın büyük kıyı kentlerinde rastlıyorsunuz. Öte yanda insanların geniş alanlara yayıldığı batı Oregon, Idaho, Montana ve Dakota'da yalnızlığın daha çok olacağını sanırsınız, ama biz öyle görmedik.
Bunun açıklaması bence şu: İnsanlar arasındaki fiziksel uzaklığın yalnızlıkla bir ilgisi yok. Bu psişik uzaklık; Montana'da ve Idaho'da fiziksel uzaklık büyüktür, ama insanlar arası psişik uzaklık azdır; buradaysa tam tersine.
Georgia Teknoloji Üniversitesi ve Montana Üniversitesi tarafından sürdürülen bir
makroevrim deneyinde, 50 hafta boyunca tekhücreli alglerin çokhücreli alglere evrimi gözlenmiş ve doğrudan doğruya kameraya kaydedilmiştir !
ABD'nin Montana eyaletinde her yıl bir taşak festivali düzenlenir. Bu festivalde 2000 kilo dondurulmuş taşak servis edilir. Buna dağ midyesi ve boğaların kurşun kesesi denilir.
Birkaç yılda bir ara sıra biraz poker oynarım ama çok değil çünkü hiç şanslı değilimdir. hep kaybederim, bu yüzden pek eğlenceli değildir. Sürekli kaybetmeyi kim sever ki? Poker oynarken ben hep kaybederim işte.