Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayır, Müdire Hanım,dedim,ben de sizin gibi zannederdim.Fakat artık fikrimi değiştirdim.Kuşlar,ne istediğini bilmeyen zavallı,akılsız mahluklar.Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar.Fakat,sanırmısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olucaklar?Hayır,buna imkan yok.Ben,öyle sanıyorum ki,bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde, başlarını kanatları içine gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar,küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar.Kuşları zorla kafeslerde alıkoymak, Müdire Hanım,zorla,zorla.
Sayfa 397Kitabı okudu
Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçana kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Ama sabır orada ki dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar mı? Hayır buna imkan yok. Ben öyle sanıyorum ki bu biçareler herşeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havada kavuştukları zaman bir dal üstünde başlarını kanatlarının içinde gizleyerek kullandıkları gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerinin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar. Kuşları zorla kafeslerde engellemeli Müdire Hanım, zorla zorla.
Sayfa 317 - İnkılap yayınlarıKitabı okudu
Reklam
15 yaşında yanılmak normaldir.
Yetişkinler gibi havadan sudan konuştuk ama birdenbire şaşkınlık ve sevinçle anladım ki kalbimdeki boşluğun ve keyifsiz geçen günlerimin tek bir nedeni varmış: Andrée'nin yokluğu. Onsuz yaşamak, yaşamak değildi artık. Matmazel Villeneuve yüksek sırtlı sandalyesine oturduğunda bir kez daha düşündüm: "Andrée olmadan yaşayamam artık." Sevincim eleme dönüştü: "Peki ama," dedim kendi kendime, "o ölürse ben ne yaparım?" Sıramda oturuyor olurdum, müdire hanım sınıfa girer ve ciddi bir sesle: "Dua edelim çocuklarım, Tanrı dün gece küçük arkadaşınız Andrée Gallard'ı yanına aldı," derdi. "Pekâlâ! Çok, basit," diye karar verdim, "oturduğum sıradan kendimi yere bırakır, ben de ölürüm." Ölüm düşüncesi beni korkutmuyordu zira cennetin kapısında hemen buluşacaktık.
Kuşları zorla kafeslerde alıkoymalı, Müdire Hanım, zorla, zorla.
Sayfa 397 - İnkılap Yayınları, Reşat Nuri Güntekin, Bütün Eserleri, ÇalıkuşuKitabı okuyor
Fikriye Hanım
O akşam, Kız Muallim Mektebi’ne giderek müdire ile konuşurken beni bir hanımın görmek istediğini haber verdiler. Pencerenin ışığı altında, güzel ve ince yüzlü bir kadınla karşılaştım. Ellerini uzatarak bana geldi. Bunun, bir defa Mustafa Kemal Paşa’nın arabasında gördüğüm yeğeni Fikriye Hanım olduğunu anladım. Bu güzel kadın her türlü yardıma hazırdı. Çok tatlı ve mahzun bir sesi vardı. Epeyce konuştuk. Her hâlde Mustafa Kemal Paşa’ya çok derin bir suretle bağlıydı. Onun kadın dostlarından çekiniyordu. Bu kadın, Mustafa Kemal Paşa’nın evini gayet iyi idare ediyor ve hemen herkesin saygısını kazanıyordu. Kendisini almak isteyen birçok, adamakıllı erkek olmasına rağmen, kabul etmiyordu. İnanıyorum ki, Mustafa Kemal Paşa’nın anası müstesna, kendisine mevkii için değil, sırf şahsı için bağlı tek kadın bu idi. Ne var ki, kendisini nikâhla aldıracak kadar becerikli değildi. Bununla beraber bir gün alacağına inanıyordu. Ömründe tek bağlandığı erkek Mustafa Kemal Paşa idi. Onu kaybederse insan hissediyordu ki, hayatını da kaybedecekti. Gözlerinin ve ağzının garip cazibesi hâlâ hayalimdedir. Nihayet toplantı oldu. Ön sırayı İstanbul kadınları işgal ediyorlardı. Hepsi iyi giyinmiş, bir kısmı genç ve çok güzeldi. Bunlar İstanbul’da nutuk vermiş olduğum kadınlardan başkaları değillerdi. Onların arkasında Ankara kadınları, en arkalarda da bana büyük bir heyecan veren köylü kadınlar vardı. Ömrümde hiçbir dinleyici bu kadınların vermiş olduğu şeref ve gururu bana hissettirmemiştir.
Fikriye Hanım
O akşam, Kız Muallim Mektebi’ne giderek müdire ile konuşurken beni bir hanımın görmek istediğini haber verdiler. Pencerenin ışığı altında, güzel ve ince yüzlü bir kadınla karşılaştım. Ellerini uzatarak bana geldi. Bunun, bir defa Mustafa Kemal Paşa’nın arabasında gördüğüm yeğeni Fikriye Hanım olduğunu anladım. Bu güzel kadın her türlü yardıma hazırdı. Çok tatlı ve mahzun bir sesi vardı. Epeyce konuştuk. Her hâlde Mustafa Kemal Paşa’ya çok derin bir suretle bağlıydı. Onun kadın dostlarından çekiniyordu. Bu kadın, Mustafa Kemal Paşa’nın evini gayet iyi idare ediyor ve hemen herkesin saygısını kazanıyordu. Kendisini almak isteyen birçok, adamakıllı erkek olmasına rağmen, kabul etmiyordu. İnanıyorum ki, Mustafa Kemal Paşa’nın anası müstesna, kendisine mevkii için değil, sırf şahsı için bağlı tek kadın bu idi. Ne var ki, kendisini nikâhla aldıracak kadar becerikli değildi. Bununla beraber bir gün alacağına inanıyordu. Ömründe tek bağlandığı erkek Mustafa Kemal Paşa idi. Onu kaybederse insan hissediyordu ki, hayatını da kaybedecekti. Gözlerinin ve ağzının garip cazibesi hâlâ hayalimdedir. Nihayet toplantı oldu. Ön sırayı İstanbul kadınları işgal ediyorlardı. Hepsi iyi giyinmiş, bir kısmı genç ve çok güzeldi. Bunlar İstanbul’da nutuk vermiş olduğum kadınlardan başkaları değillerdi. Onların arkasında Ankara kadınları, en arkalarda da bana büyük bir heyecan veren köylü kadınlar vardı. Ömrümde hiçbir dinleyici bu kadınların vermiş olduğu şeref ve gururu bana hissettirmemiştir.
Reklam
544 syf.
8/10 puan verdi
Çalıkuşu
Çalıkuşu
'nun hikayesi beni beklediğimden daha çok heyecanlandırdı. Ne zaman bir boşluk bulsam tekrar kitaba sarıldım. Ayrıca 1939'da
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
tarafından bir genç kızın ağzından yazılması da dikkate değer. Feride'nin neredeyse ikinci ismi haline gelen Çalıkuşu, ona çok uyuyor. Feride'nin canlı ve neşeli halleri ile çalıkuşunun
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101,7bin okunma
Muhayyel hayattan sahneler- Rabiatü’l-Adeviyye İslam Kız Mektebi, etrafı korunmuş büyük bir korunun içinde… Röportaj konusunda zorlukla izin alabildim. Anlaştığımız tarih ve saatte ana kapıya geldim. Formaliteler tamamlandıktan sonra ağaçlar, parklar, bahçeler içinden geçerek İslam mimarisine göre inşa edilmiş mektebe geldim. Müdire Hanım Mısır’da İslam İlahiyatı, Heidelberg Üniversitesi’nde felsefe, Milano’da sanat tahsili yapmış; yüksek lisans ve doktora sahibi münevver bir hanımdı. Bürosuna baktım: Yerde harika Gördes ve Uşak halıları, uçta on iki kişilik oval bir toplantı masası, duvarlarda vitrinler, kütüphaneler, antika kitaplar, porselenler; yazıhanesinin arka tarafında üstte duvarda “Cennet annelerin ayakları altındadır” levhası.
Geri19
144 öğeden 136 ile 144 arasındakiler gösteriliyor.