Nefis bir günah işleyeceği zaman önce kapatması gereken bazı kapılar olduğunu bilir. Kalbin, aklın, muhakeme ve en önemlisi de vicdanın kapılarını kapatması gerekir. Bu kapılar yavaş yavaş, sinsice, farkedilmeden, alıştıra alıştıra kapatılmadığı sürece kolay kolay o günaha teşvik edemez çünkü. Baktığımızda bir günahı işlemek özünde kolay bir durum değil, kapatılması gereken çok kapı var. Her kapının ağırlığı bir olmadığı gibi kapatmak için sarfedilen çaba da bir değil. Günahın büyüklüğüne göre kapatman gereken kapı da ağırlaşıyor beraberinde.
Eğer son kapı olan vicdanımız da marifetten, bütün benliğimizi saran Allah korkusundan bir ışık yanmıyorsa, titreme gelmiyorsa hangi günah olursa olsun düşme tehlikesiyle karşı karşıyayız demektir. Bir insan namaz kılabilir, çok kuran okuyup araştıradabilir, orucunu hiç aksatmayadabilir hatta dışarıdan bakıldığında başkalarına çok iyi ilim öğreten aktaran birisi de olabilir ama o korku, o bürhan olmadan devrilmesi her daim mümkündür. Göçmek üzerinde olan bir uçurumun kenarında durmak gibi. Günümüzde bunun örnekleri de fazlasıyla mevcut zaten.