94 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Başkasının Müziğini Duyabilmek
“Gördüğün gibi piyano çalmasını bilmiyorum. Ama sen çaldığında müziği duyabiliyorum.” Bu kitabı okurken sanırım beni en çok sarsan cümle bu oldu oldu. Enteresan bir şekilde kendi geçmişime gittim. Owen’a bir çok yönden benzeyen bir çocukluk geçirdim. Muhtemelen bugün de yalnızlık isimli evcil hayvanımla birbirimize bu kadar sadık olmamızın en büyük sebeplerinden birisi de bu. İnsanları çocukluklarındaki ilişkiler büyütür tıpkı Owen ve Natalie’de olduğu gibi. İki doğru insan yan yana geldiğinde o ikisi artık Her yerden çok uzakta olacaktır. Sizin de başınıza gelmez mi sevdiğiniz insanlarla yan yana olunca dünyadan uzaklaşma belki de Throne’a taşınma hissi. Bu kitapta öyle çok da aman aman şeyler bulabileceğinize, bir edebiyatçının karmaşık cümleleri arasında akıl yanması yaşayacağınıza söz veremem ama gençliğinizden, ilk dostluk veya ilk aşkınızdan bir şeyler bulabileceğinize söz verebilirim. Neticede her birimiz insan taklidi yapan gorillerden fazlası değiliz ve taklit ettiğimiz insana tabii ki çoğunluk karar veriyor. Not: Ben bu kitabı okurken en çok Mac DeMarco’nun Chamber of reflection isimli şarkısını dinledim.
Her Yerden Çok Uzakta
Her Yerden Çok UzaktaUrsula K. Le Guin · İmge Kitabevi · 20041,330 okunma
74 syf.
6/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Amerikan stayl Adem ile Havva da hiç çekilmiyor
Okunmasa hiçbir şey kaybedilecek kitap değil ama epey ince zaman kaybı yaratmadan eğlendiriyor. Kitabın etrafında şekillendiği; kadın-erkek ilişkileri ve yasak elmanın ahlaki boyutu esas konuları son derece yüzeysel şekilde ele alınmış. 20 yaşından büyük bir okur zaten bu en temel soruları ve farkındalıkları muhtemelen çoktan geçmiştir. Her ne kadar nüktedan bir üslup benimsenmişse de ben "sıkı laf ahbapp" veya "topukluyorum burdan" şeklinde konuşan bi Adem ile Havva'yı zihnimde oturtamadım. Kendine benzeyen ilk varlığı yani Havva'nın insan olduğunu anlamayıp bir çeşit hayvan olabileceğini düşünecek kadar ilkel bir Adem'in, bilimsel konular hakkında konuşması, mesela zooloji diye bi kelime kullanması bana göre mantıksızlıklardan biriydi. Bunun yanında yeni varlıklara isim verirken ismin adeta ilham olunması, Kuranda da geçen Adem'e yeryüzünde ve tüm zamanlarda var olan bilgilerin önceden öğretilmesi olgusuna bir gönderme gibi duruyor. Kitabın son bölümü olan şeytanın pasajı kitabın tamamında hakim olmasını dilediğim düşündürücü ve üslup olarak da en etkileyici kısım idi. Özellikle sonda ölümün yeryüzüne inmesi, insanın Habil'in ölümü üzerine ölümün varlığı ile tanışması, bunu bir türlü anlamlandıramaması etkileyici unsurlardan biriydi. Konu ilgi çekici olsa da biraz eksik kalmış. Can yayınları diğer yayınevlerine nazaran kitabı nasıl bu kadar kısa tutmuş onu da pek anlamış değilim.
Adem ile Havva'nın Güncesi
Adem ile Havva'nın GüncesiMark Twain · Can Yayınları · 20214,193 okunma
Reklam
480 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Oyuncak Müzesi
Kitap, masum insanları öldürerek onları acımasız dünyadan kurtarmak ve müzesine katmak isteyen Oyuncak Katili ve onun son kurbanı olarak belirlediği Noa'nın ağzından sırasıyla yazılıyor. Bir yandan kimliği belirsiz katilimizin cinayetlerini okurken bir yandan da Noa'nın hayatındaki insanların içinden katilin kimliğini açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Konusu ve kurgusu iyi tasarlanmıştı bence. Akıcı ve merak uyandırıcıydı. Yalnızca karakterleri sevemedim ben. Zaten yazar da sevelim umuduyla yazmamış muhtemelen ama tüm kadın karakterler sadakatsizdi ve kadınların hepsi böyledir algısı vardı karakterlerde. (Yazarın böyle düşünmediğine eminim kurguladığı evren bu şekildeydi ama rahatsız ediciydi) Edilen cinsiyetçi küfürler, gerek olmayacak boyutta yetişkin içerik de öyleydi aynı şekilde. Tabii girişinde uyarıları da vardı bunların onu da belirteyim ama ben tasarımına aşık olup aldığım için görmemiştim bile onları. Yine de ikinci kitabı alır mıyım? Evet alırım. Genel olarak sevdiğim bir kitap oldu. Bilmeyenler için iki kitaplık bir seri olduğunu da belirteyim
Oyuncak Müzesi
Oyuncak MüzesiEmre Gül · Guardian Yayınları · 202450 okunma
368 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Serinin devamı ve sonu olan bu kitap, açık söylemek gerekirse ben bambaşka şeyler düşünürken olay daha başka yerlere gitti. Yani klasik Türk dizisine bağlanacak diye düşünüyordum ancak hiç de öyle olmadı ve beni ciddi anlamda şaşırttı. Bazı bölümler de hare ye ne kadar kızsam da onun gözünden bakınca ciddi anlamda haklı oludğunu fark etmek kaçınılmaz son gibi bir hal alıyor. Ateşin bilerek ama istemeyerek yaptığı ihanet bana çok saçma gelmişti açıkçası ama konu da zaten buradan patlıyor ya :) . Kitapta beni güldüren sayılı karakterler mevcut ve tabii ilk sırada sezgin yer alıyor, çok fazla boş boğaz olduğu yanı sıra da gerçek bir abi korma iç güdüsüyle hareket etmesi muhtemelen herkesin gönlünü kazanmıştır ayrıca yaptığı şakarlarda bence komikti ve yerinde şakalardı. Hemen ardından tabii ki Mendes geliyor, o tam bir kokoş yani süslü ve baskın karakteriyle ortaya çıkıyor. Onunla ilgili bölümleri okurken kahkaha atmamak elde değil yorumları vs. ciddi anlamda insanı güldürüyor ve kendini sevdiriyor. Sanırım aklıma gelenler bu kadar seri tamamı okunmalı bence yazar ciddi anlamda güzel yazmış ben çok beğendim.
His 4: Son Alacakaranlık
His 4: Son AlacakaranlıkDuruMavii · Epsilon · 0163 okunma
355 syf.
1/10 puan verdi
Doğrusunu isterseniz ben bir haruki murakami hayranıydım. Artık değilim. Çünkü yazar artık ona hayran olmamam için elinden geleni yaptı. Eskiye dayanan hukukumuz adına bu çabayı boşa çeviremezdim. Kitaptaki öykülerin çoğu zaten diğer kitaplarında olan kısımlar. Ben diğer kitaplarını da okumuş biri olarak bu öykülerin yarim kaldığını da çok net bir şekilde hissettim. Zaten yazar bir süredir çıkardığı kitapları popüler olmasına güvenerek çıkartıyor gibi. Yazdığı harika romanlara ulaşmak için karaladığı ve muhtemelen zamanında kendisi için çok da yeterli görmediği yazıları kitaplaştırıyor. Bana büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bence yazarın bu kitabından başlanmamalı. Hatta bu kitabı okumasanız da olur. Harika ötesi romanları var onları okuyun ve orada kalın. Böylece yazar da hakettiği yerde kalmış olur.
Ortadan Kaybolan Fil
Ortadan Kaybolan FilHaruki Murakami · Doğan Kitap · 2023204 okunma
276 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Birkaç yıl önce aldığım kitabı okuma fırsatını anca bulabildim. Milli Mücadele temalı okuma yapmayınca bir zaman sonra bünye istiyor. Bu vesileyle içinde bulunması çok etkileyici zamanlara yeniden girmiş bulunduk.. Kitabımız 1918 yılının İzmir'i ile giriş yapıyor. O dönem birçok şehir gibi İzmir de işgal altındadır. Baş karakter Nihat da genç bir subay olarak orada bulunurken vaziyet daha da kötüleşir. Mustafa Kemal artık Anadolu'dadır, adı ve yaptıkları dilden dile ülkenin her köşesine yayılmıştır. Nihat da bu ateşle Anadolu'ya gitmek ister. Tüm bu olaylar Nihat çerçevesinde dönemin buhran içindeki ruh hâli ile yine de sönmeyen ümidi arasında gidip gelerek anlatılmıştır. Mehmet Rauf, bu kitabın ilk sayfasını Atatürk'e 1928 yılında yazdığı şükran dolu yazıya ayırmış. Kitabın yazım aşamasının sonlarına doğru ise felç geçiren ve eşine dikte ile yazdıran yazarımız muhtemelen tam olarak istediği gibi bir son elde edememiştir... Ben de sağlıklı bir hâlde olsa acaba nasıl bir gidişat ve sonuc görecektik diye merak ederek bitmeyen bir 'kurtuluş' hikâyesine şahit oldum diyebiliriz. Okuyunuz..
Halas
HalasMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020628 okunma
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.