Bir kadının yaşamını bir günün nasıl değiştireceğini, nasıl yön vereceğini, bir kadını nasıl büyüteceğini, olgunlaştıracağını anlatan muhteşem bir kitaptı. Kitaba adapte olmak için çabalamadım. Çünkü Stefan -ki benim en sevdiğim özelliğidir- kimi anlatırsa anlatsın betimlemeleriyle, ruh tahlilleriyle sizi kitaba öyle güzel katıyor ki! Kitaptaki kadınla birlikte; insanoğlunun çok umut edip bel bağlayabileceğimiz bir tür olmadığını bir kez daha anladım. Malesef insan bazen vicdanına çok yenik düşüp üzülebiliyor, aslında burada sorun insanın vicdanına tutunması değil karşısındaki insanın vicdanının olmamasından geliyor. Ne demiştik; "Bu dünya hassas kalpler için cehennemdir"... Özellikle yağmur altında bankta oturup kalkmayacak kadar bitmiş bir insanın gün gelip o banka birinin oturup düşünmesine sonra da o ülkeyi terk etmesine sebep olması insanı çok güzel anlatır. Kitaptaki kadının tek istediği gitmek, gitmek ve daima gitmekti... Bunu hissettiren büyüten, olgunlaştıran adamdan daima gitmek... Şimdiden iyi okumalar...