Allahım, güçsüzlüğümü, zaafımı ve insanlar nazarında hakir görülmemi Sana şikayet ediyorum.
Ya Erhamerrahimîn! Sen hor ve hakir görülen biçarelerin Rabbisin; benim de Rabbimsin. Beni kime bırakıyorsun?
Kötü sözlü, kötü yüzlü, uzak kimselere mi; yoksa işime müdahil düşmana mı?
Eğer bana karşı gazabın yoksa Sen benden razıysan, çektiğim belâ ve mihnetlere hiç aldırmam.
Üzerime çöken bu musîbet ve eziyet, şayet Senin gazabından ileri gelmiyorsa, buna gönülden tahammül ederim.
Ancak afiyetin arzu edilecek şekilde daha ferah-feza ve daha geniştir.
İlâhî, gazabına giriftâr yahud hoşnutsuzluğuna düçâr olmaktan,
Senin o zulmetleri parıl parıl parlatan dünya ve ahiret işlerinin medâr-ı salâhı Nûr-u Vechine sığınırım;
Sen razı olasıya kadar affını muntazırım! İlâhî, bütün havl ve kuvvet sadece Sen’dedir.”