Tarihte herhangi bir olaya tanıklık etme şansım olsaydı kesinlikle Auschwitz toplama kampı olurdu. İnsanlık tarihinin en büyük dramlarindan biridir. Auschwitz kampı, hepsi için sevdiklerinin küllerinin bacalardan gökyüzüne yükseldiği yerdir. " Bacasız kamplara götürüldüğümüzde çok seviniyorduk, "cümlesinin acısını derinden hissetmemek mümkün değil.
Bu kitapta Dr. Frankl, ilk bölümde kendi deneyimlediği, tutuklu olarak kaldığı kamp hayatını anlatmaktadır. Babası, annesi, erkek kardeşi ve karısı bu kamplarda ölmüş ya da gaz fırınlarına gönderilmiş. Kız kardeşi hariç ailesinin tamamı yok olmuştur. Bütün değerleri yok edilen, açlığı, soğuğu, işkenceleri her saat her an yaşayan Dr. Frankl yine de yaşamı sürdürmeye değer bulabiliyordu.
İkinci bölümde ise kurucusu olduğu Logoterapiye ve teknik yönlerine değiniyor. Logoterapi, hastaya kendi yaşamında anlam bulabilmesi için denenen bir uygulamadır. Bunu yaparken de 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kampında edindiği deneyimler eşliğinde anlatmaktadır. İnsanın ve yaşamın anlam arayışını bu kadar şey yaşamış bir insandan dinlemek bence insanı ve yaşamı daha anlamlı kılıyor. Yaşamak acı çekmektir, der Dr. Frankl ve acılarından sürdürülebilir bir hayat çıkarmıştır. Şu zor günlerimiz de bunu biz de yaşadık sanırım. Acı çektik ve yaşamın değerini anladık. Hepimiz bir Logoterapiden geçiyoruz farkında olmadan.