Parmaklarım güzel bir melodi gibi inip kalkan göğsünden uzaklaştığında mutluluktan ağlamak üzereydim. Daha önce hiç mutlu olduğum için ağlamamıştım. Annem beni gıdıklarken gülmekten ağladığım olmuştu ama o gittiğinden beri gözyaşlarımın sebebi her seferinde yalnızlık oluyordu. Ama şimdi ilk kez bir çift göze baktığımda koca bir orduya hatta tüm dünyaya sahip olduğumu hissediyordum.
Ren KitapKitabı okudu
32 yaşında Leyla... Ömrünün ilk yarısını çekirdek ailesi ile geçirdi, mutluydu... Sonra aşık oluverdi ama ne aşk! 1 yıl öncesine kadar sorsanız destan anlatır gibi aşkını anlatabilirdi, öyle büyük öyle derindi aşkı hele ki bu aşk uğruna ödediğin bedeller ağırsa ve ömrün boyunca ödeyeceksen aşk daha da kutsallaştı tabi nazarında.Sonra bir şey oldu
Reklam
Mutluluktan ağlamak üzereydim, Hemingway'in romanının içine girmiştim, ömrüm boyunca yaşayacağım yeri bulmuş gibiydim. Zülfü Livaneli
Ağlamak
... İnandim diye ağladım.. Sevdim diye ağladım.. Üzüntüden ağladım.. Kırıldım diye ağladım.. Safım diye ağladım.. İnsanlara çok iyi davranıyorum diye ağladım ama inanın hiç mutluluktan ağlamadım.. Buna ayrı kırgınım... .
İnsan genellikle katı ve duygusuz olduğunu kabul ediyor ve gözyaşlarını sadece çok ender mutluluk nöbetlerine saklıyor, hatta kimileri daha acısızlığı tattığı zaman ağlamak zorunda kalıyor: artık sadece mutlulukta çarpıyor yüreği.
Sayfa 99
Kimiz biz??? Neyiz biz? Kimiz? Ne amaçla yaşıyoruz bu hayatı? Sorgulamak değil niyetim, ne için yaşadığımızın ne uğruna süründüğümüzün düşüncesi bu... niye geldik? Neye geldik? Savaşımız kimle? Kendimizle mi? Derin bir kuyuya düşmüş Yusuf muyuz hepimiz? Hayat ne uğruna neler uğruna yaşamalı bileniniz var mı? Ana rahminden başlayıp son nefesimize kadar neyin telaşı bu? Geldik tufan gideceğiz tufan sahi neyiz biz?? Ben Derinlikler sahibi Eray... Hayattan bağımsız, kendi dünyasında yaşayan ahmak bir adam... neydim ben? Ne olacam ben? Neydim ben? Bunları cevabı kaderde mi saklı gerçekten..! Çok düştüm ama kalkmasını da bildim yine düşeceğim yine kalkacağım kısır bir döngü bu. En son ne zaman sırtımızı önümüze aldık rahat rahat gezebildik? Ya da ne zaman avaz avaz bağıra çağıra gülebildik? Ağlamak mı geçecek Ömrümüz? Hep başkalarının kurguladığı hayatı mı yaşayacağız? Ne zaman kendi fikrimizi açıkça ve rahatça korkmadan ortaya sürebileceğiz? Kahpelik parayla olsaydı yine bu kadar rağbet görür müydü? "Mutluluktan ölmek" sahiden de böyle bir şey mümkün mü? Mezar taşımızda iyi adamdı yazarlar mı? Yoksa iyi ki öldü kurtulduk mu derler içlerinden? Bir faydamız varmıdır bu hayata? Savaşımız kendimizle mi? Hayat bu evrelerden geçerek bitirdi hepimizi... Ben Eray... Savaşı kendiyle olan, kendisinden başka herkese faydası olan, kim olduğunu bilen, ne uğruna yaşadığını bilen, ne için uğraş verdiğinin farkında olan, iyisiyle kötüsüyle hedef tahtası gibi hayata tutunmaya çalışan bir Adam... Sahi hiç düşündün mü biz kimiz??
Reklam
313 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.