Kitaba, karşıma çok çıkması ve beğendiğim kısa pasajları hasebiyle büyük beklentiyle başladım. İlk bölümlerdeki konular kitaplarla, okumayla ilgili olduğu için su gibi akıp geçti fakat bir yerden sonra özellikle son 100 sayfayı okumakta güçlük çektim. Son kısımları anlamak için belli bir bilgi birikimine sahip olunması gerektiğini düşünüyorum. Bu bahsettiğim son bölüm de din, mitoloji, felsefe, siyaset alanında çok fazla detay bilgi vardı. Bu yüzden ben okumakta zorlandım ama bu durum şevkinizi kırmasın. Kişiden kişiye değişebilen bir durum. Cemil Meriç’i anlamak için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Avrupa hakkında söylediği acı ama gerçek olan şeylerden birkaç pasaj paylaşmak istiyorum :
“ Biz ne kendimizi tanıyoruz, ne Avrupa’yı. Tarihimiz mührü sökülmemiş bir hazine…Avrupa’yı, Avrupa’nın istediği kadar tanıyoruz…” sayfa 108
“Ne Asya Avrupa’yı tanımış, ne Avrupa Asya’yı. El Birûni boşuna anlatmış Hint’i çağdaşlarına. Kıt’alar kapalı birbirine. Yalnız kıt’alar mı? Aynı mahalledeki insanlar birbirine yabancı. Her ev meçhule giden bir kompartıman. Kompartımandakiler tesadüfün bir araya topladığı üç-beş yolcu.” sayfa 223