Bu memurların çalışma istekleri yoktu ve ayrıca çalışmasını da bilmiyorlardı. Görevlerine karşı
ihmalci oldukları gibi, halkı da küçük görüp aşağılıyorlardı. İşe geç gelip erken gidiyorlar, mesai
saatlerinde kahve ve sigara içip dedikoduyla vakit
geçiriyorlardı. Devlet kurumlarına işi düşenleri saatlerce bekletiyor, insanlara kaba davranıyor,
insanları ‘Müdür çok meşgul. Toplantısı var. Bekleyeceksiniz!’ diye azarlıyorlardı. Uzun süre beklemekten sıkılan insanlar orayı terk ediyor, sabırlı
olup beklemeye katlananlarsa gözleri uykusuzluktan kızarmış, aptal suratlı fakat tüylerini kabarttmış hindi gibi mağrur yetkiliye dertlerini anlatmaya başlamışken insanların sözünü keserek ‘Bugün
meşgulüm. Yarın gelin,’ derdi.
‘Fakat ben uzaktan geldim,’ diye derdini anlatma-
ya çalışsa da yetkili ‘Yarın gel dedik ya! Anlamıyor musun?’ diye cevap verirdi. ‘Fakat benim param yok; burada kalacak yerim de yok,’ diye itiraz
eden olursa o kişiyi odasından kovardı.
~ Bu satırları okurken ne kadar da tanıdık geldi demenin hüznünü yaşadım maalesef...