Ramazan ayının ruhuna yakışan bir okuma yapmak istedim bu ay ve elim uzunca bir süredir okunmayı bekleyen Çöle İnen Nur'a gitti.
Daha önce peygamber efendimizin hayatını Salih Suruç ve İskender Pala'nın kitaplarından okumuştum. Anlatılan güzel olunca kitaplar hep güzel zaten.
Çöle İnen Nur okurken bir şairin kaleminden okuduğunuzu hissediyorsunuz. Şiirsel bir anlatım vardı. Okuması çok keyifli,çok akıcıydı. Ama bence siyer okuması yapmak isteyen birinin başlangıç kitabı olmamalı çünkü o kadar hızlı hızlı anlatılmış ki eksik gelebilir,yetmeyebilir. "Gayeleri gayesi" ve günlük hayatının anlatıldığı "Renk renk" bölümlerini çok sevdim.
İlgilisine kesinlikle tavsiye ederim. Okuyacaklara keyifli okumalar şimdiden.
Çöle İnen NurNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 202110bin okunma
“İşte hayatınla hayatımız arasındaki fark ! Hiç seninki, küçük çaptan en büyüğüne kadar; bütün söylenmişlere, söylenenlere ve söyleneceklere rağmen anlatılmış olabilir mi? İzin ver; onu bir kere de ben anlatayım! İzin ver; herkesin boyuna göre açıldığı bu ufuksuz denizde, sana yaklaşabilmek değil, fakat kıyılardan, gerilerden yani kendimden
Buluşma yerine üç gün geç kalarak gelen ortağını. aynı yerde üç gün bekleyen Kâinat Efendisinin
ahlâkını anlayabilmek için işte O'nun ahlâkına tevarüsten başka bir şey olmayan veliliğin bir
mensubuna ait vak'a:
Velî, kendisine «Birazdan gelirim» diye söz verip ayrılan birini, kar ve yağmur altında günlerce
bekliyor:
Ona soruyorlar:
— Sen deli misin? Hâlâ gelmiyeceğini anlamıyor musun?. Ne diye bekliyorsun kar ve yağmur
altında?
Diyor ki, velî:
— Eğer buradan ayrılacak olursam, arkadaşıma yalancılık isnad etmiş olurum. Onun için
bekliyorum!
Bu ahlâk, velînin değil, velilikle beraber her şeyin aslî sahibi bizzat O'nundur.
Sadece bekleyen, sıkılan, daralan, boğulan dünya... Bir yanlışta bitirilmiş eski doğruların ve
eskitilmiş yanlışların baştanbaşa yanlış dünyası...
Doğrunun gelmesi ve Nurun inmesi için bu dünyanın şartlarından daha uygun ne olabilir?
O ân, dünya bu dünya işte!
Sadece bekleyen, sıkılan, daralan, boğulan dünya… Bir yanlışta bitirilmiş eski doğruların ve eskitilmiş yanlışların baştanbaşa yanlış dünyası…
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla
O ân, dünya bu dünya işte!
Sadece bekleyen, sıkılan, daralan, boğulan, dünya... Bir yanlışta bitirilmiş eski doğruların ve eskitilmiş yanlışların baştanbaşa yanlış dünyası...
Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta... Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaşı arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır. Vaziyet birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse zuhur edemiyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Tecrübe birkaç defa akamete uğruyor ve hayli sıkıntı mevzuu oluyor. Nihayet en kara yüzlü çingeneden daha karanlık suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 mâsumun işi bitiriliyor.
Murat suyunun kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur.
Sayfa 176 - Büyük Doğu Yayınları 1985 BaskısıKitabı okudu
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir