"Günaydın" dedi küçük prens. "Günaydın" diye yanıtladı çiçek. "İnsanlar nerede?" diye sordu küçük prens kibarca. Bu çiçek insanları sadece bir kere görmüştü. O da, çölden bir kervanın içinde ki insanlardı. "İnsanlar mı?" insanlarla yıllar önce karşılaşmıştım. Yedi-sekiz taneydiler. Ama onların nerede olduklarını kimse bilemez. Rüzgârla birlikte dolaşır dururlar. Kökleri yoktur insanların. Bu yüzden de bir yere bağlanamazlar. "Hoşçakal" dedi, küçük prens. "Hoşçakal" dedi, çiçek.
Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için Ferhat dağlar delmedi mi Şirin'in düşü için Kusur ise her saniye her yerde seni anmak Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için Sesi yorgun gözlerinden uykusuzluk seçilir Görkeminin zerresinden Ağrı Dağı küçülür Gecelerin kollarında leblerinin bal suyu Aydan dökülürcesine kana kana içilir
Reklam
Bazı insanlar...
bundan sonra düşüncelerimi paylaşacağım yorumlara düşüncelerimi paylaşmamı istediklerinizi yazarsanız mutlu olurum... bilirsiniz bazı insanlar vardır hem kitap okumaz hem kitap okumak nedir bilmez hem gelip ay ben bunu okudum pek güzeldi der sonra kitabı bakmak için elinize bir alırsınız benim ilk okulda bile okumadığım kızlar çetesini okuyor üşütük kızın günlüğünü okuyor ve bunu okuyanlar ortaokul lise ise ben deliye dönüyorum ne lehçesini ne dilini ne de zihnini geliştirir sadece okur okur gülersin okumayan insan cahil olur nerede ne tepki vereceğini bilemez ortamda nasıl konuşacağını kestiremez ah uh eder eveler geveler doğru kelimeyi yerine oturtturamaz her yerde küfür kullanır e ben etmiyor muyum ben de ediyorum ama her şeyim bir zamanı yer vardır bir de her kelimeyi kesme işareti ile ayıranlar vardır olmadık yere bir kesme işareti virgül varsa inanın ki o insan hayatında toplasan elli kitap okumamıştır en basit örnek sana sarıla bilirmiyim yazar abi kör işin mıyım ayrı yazılır uzun lafın kısası okumayan insan cahil olur kim ne derse desin
TUTSAK ZAMAN Pantolonumdan sallanan kurmalı köstekli saati tutup kendime çevirdim.Elimle saatin üstüne işlenmiş kabartmalı trene dokundum.Ne zaman baksam "Neredeydin ,nereye geldin?" sorusunu kendime sorarım.Sorarım ki zamanımı nerede,ne için harcadığımı unutmayayım.Yne bu soruyu kendime sorarak saate baktım: _12.37 "Nerede kaldı bu
Dostoyevski, hapishanedeki bir köpekle, insan ilişkileri üzerine gözleme dayalı bir deney yapar. "Köpeği takibe alır ve yanından geçen her mahkumun onu tekmelediğini gözlemler. İlginç olan şey, köpeğin mahkumlardan kaçmaması ve yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. Köpeğin her yanından geçen her mahkum köpeği tekmelemekte ve köpek buna bir tepki vermemektedir. Dostoyevski de, bir gün köpeğe yaklaşır ve onun başını okşamaya başlar. Köpek bir süre şaşkın şaşkın ona baktıktan sonra, hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlar. Önüne gelen mahkumun tekmelediği köpek, o günden sonra nerede Dostoyevski'yi görse ondan kaçar ve ona bir daha asla yaklaşmaz." Köpeğin tekme atanlardan kaçacağı yerde başını okşayan Dostoyevski'den kaçmasının elbet psikolojik bir açıklaması vardır elbet! Kötülüğü hayat şartı kabul etmiş canlıların sevgiyi, kardeşliği, paylaşmayı görünce büyük şaşkınlık yaşamaları ve afallamasıdır bu... Ruhu köleleştirilmiş bu köpek sevgiye açtır... İnsanlar içinde geçerlidir bu... Bazen kötü davrandığımız insanlar bizi sever, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder... 🕊️📚 #Dostoyevski " Ölü Evinden Anılar" kitabından alıntı...
Özgürlük...
Birinin özgürlüğü en önemli duruştur niteliktir kasvetli duruştur özgürlüğünü bir kafesin içine bir kuş yada bir insanı koyduğun zaman herşeyi bir anda yok olur ve sadece tek şu duruşu belli eder benim kimliğimi kim savunacak yada beni kim anlayacak beni nasıl tanıyacaklar beni nasıl kabul edecekler hiçbir şey bilmiyorum görmüyorum kendimi insanlara karşı nasıl ifade edecem bir insani yada bir hayvanı kafese koyarsanız sürekli düşünmeye başlar ve der ki hayat o kadar özgür ki ben nerede hata yaptım cezam buysa o zaman ben niye bu hayattayım düşünmeye başlar insan bir cezasını da kendi verir ama bir hayvanın cezasını asla insan veremez hayvanlar en kutsal varlıklardır hayvanlar olmasa emin ol hayatın en kasvetli duruşunu bile insanlar mücadele edemez ve hayattan sıkılırlar ve herkes bir birini bitirmek için çaba gösterir ama hayvanlar bizi biz yapan en büyük düşümüzdür yanliz kaldığımızda onlar var bir anne baba şefkatini yaninda aramak gibi... @ruyaekseni
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.