Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
510 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bu kitap tarih kitabı değildir.
Bu yüzden kitapta tarihi olaylardan çok, hoşuma giden alıntıları paylaştım. Kitapta hurafeleri, iftiraları baz alarak kurgulanmış tarihi bi içerik olmayan romandır. O dönemde 100 bin haşhaşinin yaşadığı iddia ediliyor. Bu rakam oldukça uydurma bir rakamdır. Zira rakamların sayısı gerçek olsa Selçuklu'da bütün devlet kademelerini kontrol
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241,5bin okunma
Gök kubemizi 1923 te çaldılar… Harf İnkilabı isimiyle
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade. Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik... …bunu buna başlayalım mı…? Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı. Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil. Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Reklam
Müzik alıp çekerdi beni tümüyle başka bir dünyaya, o başka dünyaya ne oldu? Neden, nerede yitirdim onu? Neden sıradan insanlar arasında daha da sıradanım artık?
MİHAİL BAKUNİN Devlet, artık kendini Monarşi değil, Cumhuriyet olarale ad landıracaktır; ama yine de Devlet -yani, o büyük, iflah olmaz ve korkunç çocuğu, halkı, gözetlernek ve yönetmek üzere becerikli küçük bir insan grubu tarafından, gerçek deha ve yetenek sahibi insanlar tarafından, resmen ve düzenli bir biçimde oluşturulmuş bir vesayet rejimi- devletliğini yapacaktır. Okulun profesörleri ve Devletin yetkilileri, kendilerini Cumhuriyetçiler olarak adlan dıracaklardır; ama bunlar yine vasiler, çobanlar olmaya devarn edeceklerdir; ve halk, ezelden beri ne idiyse o olarak, yani sürü olarak, kalacaktır. Bu arada koyun kırkıcılara da dikkat etmek ge rekecektir; çünkü nerede bir sürü varsa, orada, mecburen , görev leri o sürüyü kırkmak ve boğaziamak olan çobanlar da olacaktır. Bu sistemde halk, sürekli olarak, bir çömez, bir öğrenci ola rak kalacak ve kendisine ait olmayan düşüncelerin , istekterin ve nihayet çıkarların aracı olmaya devarn edecektir. Bu durum ile bizim özgürlük olarak adlandırdığımız -ve aslında tek gerçek özgürlük olan- durum arasındaki fark ancak uçurum sözcüğüy le tanımlanabilir. Bu durumda, eski baskı ve eski kölelik, yeni biçimler altında varlığını sürdürmeye devam eder. Ve köleliğin olduğu yerde, yalnızca sefaJet ve zulüm değil, hem ayncalıklı sı nıflar hem de kitleler arasında hüküm süren , gerçek bir toplumsal materyalizm de ortaya çıkar.
Tanrı ve Devlet
Tanrı ve Devlet
İnsan nerede? Kıyafetlerinden sıyrılınca akranlarının üzerinde, üstün bir yaratık mı olacak? Sırtının genişliği, kaslarının gücü, başının yüksekliği onu insanlar arasında bir dev yapmaya yeter mi? Küçük bir pire hüzünden yakılan o değil mi? Kültürün nakışlı pullarının altında yatan hüzünlü işler değil mi?
CEM KARACA - TAMİRCİ ÇIRAĞIN BESTESİNİN HİKAYESILİ
“Tamirci Çırağı” esasında bir aşk hikâyesi. Çalıştığı tamirhaneye arabasını getiren bir kıza görür görmez aşık olan bir tamircinin öyküsü. Tamirci, bu güzeller güzeli kıza vurulur, onu tekrar göreceği gün saçlarını arkası puslu bir aynada tarar. Ve ustasına “Bugün tulumları giymeyeyim” der. Onun yanında kendisini kötü hissetmek istemez. Ancak kız,
Reklam
"Artık mekanların insanlar için bir önemi yok. Odaklanılan şey, nerede olunduğu değil. Bu günlerde hiç kimse tam olarak bulunduğu yerde değil. En azından tek ayakları o uçsuz bucaksız dijital boşlukta."
Sayfa 107 - DomingoKitabı okudu
200 syf.
·
Puan vermedi
·
33 saatte okudu
Çok bilmek de iyi değil
Söyleme Bilmesinler kitabında Şermin Yaşar sıradan bir ailenin sıradan insanlarını işliyor. Bu aile; dışarıdan bakan birinin, her hafta birbirleriyle mutlaka görüşen, onca işin gücün arasında birbirlerine mutlaka zaman ayıran, birbirlerini seven geniş bir aile diye düşüneceği bir aile. İşlerin öyle olmadığını ise tek tek her bir aile üyesi kendi hikayesini anlatırken fark ediyorsun. Aile ne demek? Evlenip aynı çatı altında yaşayan insanlar sahiden aile olur mu? Aynı yastığa baş koyan eşler sahiden birbirlerini tanırlar mı, severler mi, isterler mi? Anne baba olunca insan, hata yapma hakkı yok olur mu? İnsanları dışarıdan bize gösterdikleri halleriyle biliyoruz ve o kadar çok yargılıyoruz ki? Anlamak istemiyoruz. Özünü tanımak, bilmek istemiyoruz. " İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Yarasız, dertsiz, insan yok da , işte kimisi üstünü iyi örtüyor. " diye geçiyor kitapta. Kemal Sayar hepimiz dünyaya düşüp başı yarılanlarız. İyileşirsek eğer birlikte iyileşeceğiz diyor. Sadece dinlemek, gerçekten dinlemek bile iyi bir adım iyileşmek için. Ben kitabı çok beğendim. Kitabın başlarında gülümseyerek okurken kitabın sonuna doğru göz yaşlarımı tutamadım. Çok keyifliydi.
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,236 okunma
Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı. O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
Yazık ya gerçekten yazık yazık yazık !!! Kendine yaptığın bu haksızlık bana ve bize yaptığın bu zulüm kalbimi parçalıyor. Layık gördüğün bu sona bu zavallı haline ne diyeceğimi bile bilemiyorum. Hayatına aldığın kişilerin gölgesinde solmuş eski canlılığını ışığını kaybetmişsin. Bu halin ne? Kendinden memnun musun? Peki ya eski Mehmet? O nereye gitti? Sanki bir ruhtan farksızsın. Bana olan sevgin güzel gözlerindeki o canlılık nerede?ah Mehmet ah Bir zamanlar ne kadar neşeli umut dolu ve hayat doluydın. Gözlerindeki parıltı hayallerini anlatırkenki heyecanın içimi ısıtırdı. Seni tanıdığım o ilk günden beri kalbimde özel bir yere sahip oldun. Seninleyken kendimi güvende ve mutlu hissediyordum. Birlikteyken her şey mümkünmüş gibi gelird şimdi görüyorsun ne kaldı geriye ? Sadece kırık bir kalp solmuş hayaller ve yitip gitmiş bir sevgi... Seni tanıdığım o güzel insana ne oldu? Bu karanlığa nasıl sürüklendiğini anlamıyorum. Kendini kaybetmişsin Mehmet. Lütfen bu girdaptan çıkmanın bir yolunu bul. Eski haline dön, o ışıltılı Mehmet'e.. unutmaki ben hep yanındayım sen yeter ki iste .. Seni seven ve sana inanan insanlar var. Yeter ki sen de kendine inan ve pes etme. Hayatı geri kazanmak için hala bir şansın var. Bu karanlığın ötesinde aydınlık bir gelecek seni bekliyor lütfen Mehmet lütfen kendine gel Eski gücünü ve cesaretini bul. Hayallerinden vazgeçme ve savaşmaya devam et. Biliyorum zor olacak, ama yapabileceğine inanıyorum. Ben de sana inanıyorum.
Reklam
559 syf.
9/10 puan verdi
NOTRE DAME'IN ÇİNGENESİ Mİ OLSAYDI ACABA?
Üç haftadır neredeyse bu eser ile yatıp kalktım desem yeridir. İlkin müzikaline denk geldim ve bir ay öncesinden biletimi aldım. Sonra eserle ilgili hiç bir fikrim olmadığından, kitabını okumak istedim. Bu iki haftamı alan bir süreç oldu. Açıkçası kitabı okurken büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Nerede bu Notre Dame'ın kamburu? Kitabın
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,7bin okunma
“Ve şimdi manevi gücümü nerede bulacağımı biliyorum. O size diğer insanlar tarafından verilmeli. Biri sizi düşündüğünde, önemsediğinde size kendisinden bir parça verir. O parça sizi güçlendirir.”
Özeleştiri(Ülkemiz)
“Gelişmiş ülkelerde insanlar islerini çok ciddiye alırlar, kendilerini hiç ciddiye almazlar.” “Geri kalmis ülkelerde insanlar kendilerini çok ciddiye alirlar, işlerini hiç ciddiye almazlar.” Budur.. Auguste Rodin, 12 Kasim 1840'ta Paris'te doğdu. Düşünen Adam Heykeli'ni yapan adamdır. Bizde heykelin bir örneği nerede? Bakırköy Ruh ve Sinir Hastaliklari Hastanesinin bahçesinde.. Nasil direkt cözmüsüz degil mi işi? Düsünen adamın ülkede sonu ya tımarhane ya cezaevi! Mesaj o.
Sayfa 113 - Elma yayıneviKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.