nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin
anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi
kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri
çünkü sen her şeyinle bendesin
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde.
Bazen insan, alelade bir döngünün içinde hissediyor kendini; hani yaprak bile kıpırdamıyor hayatında. Ne bir adım ileri ne de geri, yerinde sayıyor sanki. Nereye gitti yaşamın lezzeti, yoksa hep böyle miydi? Hayal lazım, gaye lazım; heyecanı diriltecek emeller lazım.
Nereye gitsem sen varsın
Ne kadar kacsamda ardımda bir gölge gibi sen varsın
Kime gidersem gideyim içimde sen varsın
Kime bakarsam bakayım seni varsın
Kurtulamıyorum prangalanmış kalbim senden başkasına gidemiyor
Bazen insan, alelade bir döngünün içinde hissediyor kendini; hani yaprak bile kıpırdamıyor hayatında. Ne bir adım ileri ne de geri, yerinde sayıyor sanki. Nereye gitti yaşamın lezzeti, yoksa hep böyle miydi? Hayal lazım, gaye lazım; heyecanı diriltecek emeller lazım.
Kaç ben var bende
Kaç kimlik saklı sînemde
Yönümü her nereye dönsem de
Hakk için atmalı kalbim özümde
Yollar var önümde
Yıllar var ömrümde
Nasibime her ne kadarı düştüyse
Hakk için vâr olmalı benliğim bende
Zaman, herkesin ortak bir hazine sandığı gibi; içinde kendi acılarını, anılarını, rüyalarını ve arzularını saklayan bir kutu. Ancak koronun gürültüsü içinde, bu hazineyi bulmak için sessizliği dinlemeyi unuttuk. Bilinmeyen bir rotada kaybolmuş gemiler gibi, yolculuğumuzun nereye varacağını bile bilmeden, karanlık sulara sürükleniyoruz.
Alceste
@alcestehsn
·
03 Mayıs 00:17
Kimsenin kendine ait bir zamanı yok. Kimsenin kendi acısı yok, anısı yok, rüyası yok, arzusu yok. Herkes koronun en ortasında en yüksek sesi çıkarmak için çırpınıyor. Oraya nasıl geldiğini bilmiyor. Oradan nereye gideceğini bilmiyor.