Akordeonu bıraktı ve gümüş gözleri paslanmaya devam
etti. Geride sadece yerde yatan ceset kalmıştı. Liesel onu
kaldırıp sımsıkı sarıldı. Hans Hubermann'ın omzuna yüzünü
gömerek ağladı.
“Hoşça kal, baba. Beni sen kurtardın. Bana okumayı
öğrettin. Kimse senin gibi çalamaz. Bir daha asla şampanya
içmeyeceğim. Kimse senin gibi çalamaz.”