Melekler terk etti bu ülkeyi İhanetin şarkısı söylenince Dilinden utanan bir neslin Markası İngilizce Hayalleri Şanzelize olunca Bir aydın konuştu Binlerce kirli el alkışladı Utanmalıyız derken tarihimizden Gazinin ayak bastığı, yerler ağladı Kimseler duymadı.
Mustafa Kemal
Bizler bugünün adamları değiliz.Bizler geleceği kucaklayacak bir neslin çocuklarıyız.
Sayfa 31 - La kitapKitabı okudu
Reklam
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.
“İnsanoğlunun değeri kesir ile ifade edilecek olursa; Payı gerçek kişiliği gösterir, Paydası kendini ne zannettiğini… Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.” Tolstoy
Mesela, sokağı sevdim. Bodoslama içine dalmayı değil belki, ama sokağın hareketini seyretmeyi sevdim. Bütün gün sokağın ve insanların içinde olmayı sevdim. Nehrin kıyısında oturmayı sevdim. Suya elimi uzatmayı sevdim. Yüzmeyi beceremesem de insanların kıyılarına vuran dalgalarını sevdim.
Türkçüler için mekânlar kadar insanlar da önemliydi. Atatürk ve Rıza Nur’a Türkçüler tarafından verilen kıymet bunun en önemli göstergesi oldu. Çalışmamızda ayrı ayrı ele aldığımız bu iki figürü, Türkçülerin bakış açısından birlikte değerlendirdiğimizde oldukça ilginç bir sonuca ulaşıyoruz. 1931 ile 1975 yılları arasında Türkçülerin Atatürk’e bakışlarında Rıza Nur’un oldukça etkili olduğu göze çarpıyor. 1930’larda, Türkçüler üzerinde Rıza Nur etkisinden söz edilemediği yıllarda Atatürk, hemen hemen bütün Türkçüler için “dahi” ve “büyük kurtarıcı” idi. Bu bakış açısı Rıza Nur’un etkisinin artışıyla birlikte 1940’larda ve 1950’lerde yerini “müstebit diktatör” algısına bıraktı. 1960’lardan itibarense Atatürk yeniden Türk tarihinin en önemli isimlerinden, hatta en büyük Türkçülerden biri olarak telâkki edildi. Bu fikir değişikliğinde yeni bir Türkçü neslin yetişmiş olması, Rıza Nur’un etkisinin azalması ve Türkiye’deki siyasî gelişmelerin etkisi büyüktü
Reklam
147 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.